''BSH Geleceği Kodlayanlar'', adı gibi geleceğe yatırım yapan bir proje. BSH Blog yazılarıma yolumun bu projeyle nasıl kesiştiğini ve nasıl ilerlediğini anlatarak başlamak istedim.

Çağı yakalamak için alınan eğitimler ve verilen mücadeleler her daim emeğin göstergesidir ve çok değerlidir. Peki, bu konuda ne kadar başarılı olduğumuzu ya da dijital çağı yakalamada nerede başarısız olduğumuzu nasıl anlayabiliriz? Cevabım, çağın yeni sahipleriyle bilgimi sınamak, yani kendimden sonraki nesille aramdaki mesafeyi gözlemlemek olacaktır. Bu nedenle, kendi bilgilerimizi aktarabileceğimiz ve yeni bilgiler de edinebileceğimiz bir ortamda yeni nesille iletişimimizi artırmamızın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu düşünceler ile belirlediğim kişisel hedefler maratonumda BSH ve Kodluyoruz'un değerli ortaklığı ile “Geleceği Kodlayanlar”ın bir parçası oldum. İmkân bulduğum her çerçevede sivil toplum faaliyetlerinin bir parçası olmaya çalışırım. Benim için sivil toplum, her ekosistemde ihtiyaç duyulan, idari figürler tarafından gözden kaçırılan ve cevap bekleyen sorulara cevap arayan eşsiz bir kavramı ifade ediyor. Kodluyoruz Derneği gibi bir sivil girişim de bunun en güzel örneklerinden biri.

Bana göre, şirketimizin “Geleceği Kodlayanlar" projesi ile cevap aradığı soru da Türkiye'nin yetişen neslinin dijital yerliliğin parçası olmayı başarıp başaramadığı ve bu konuda elimizi taşın altına koymamızın nasıl mümkün olabileceği.

Ben BSH sayesinde elimi o taşın altına koydum ve bunu Bursa İsmail Kadriye Solakoğulları Ortaokulu öğrencileriyle gerçekleştirdiğim eğitim aracılığıyla yaptım. Kodluyoruz Junior ekibinde yer alarak, 2021 yılının başından bugüne dek sayısı 20'yi aşkın 11-12 yaş grubu, dijital dünya meraklısı çocukla çevrim içi eğitimlerde çalışma fırsatı buldum. Yeni öğrencilerim ile de çevrim içi derslerimize düzenli olarak devam ediyoruz.Bir araya geldiğimizde, saatlerce göz kırpmadan izledikleri videolar yerine o videolardaki oyunların nasıl tasarlandığını anlamak üzere çalışıyoruz. Çevrim içi dünyada yer almanın ne olduğundan bahsediyor, internete bağlanmanın ellerindeki cep telefonu, tablet ya da büyük kardeşlerinden kısa süreliğine alabildikleri bilgisayarlardan ötede bir kavram olduğunu konuşuyoruz.

İlköğretim çağındayken vatandaşlık dersi adı verilen, değer atfedilen ve bizi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kavramları ile tanıştıran derslerimiz olurdu. Bugün ise vatandaşlık kavramının, kapladığı alanın galaksiler ötesinde bir anlamı ve yansıması olan, fiziki olmayan ama her geçen gün yeni gerçeğimiz olmaya yaklaşan sanal bir dünyada tartışılması gerekiyor.

Projemiz, internette yer alan her bilginin neden doğru olmadığını ya da siber güvenliğin ne kadar önemli olduğunu öğretmek ve benim "The Matrix" filmi ile tanıştığım 1'ler ve 0'lar dünyasını onların hayatına "binary code" olarak dâhil etmek için bizlere çok güzel bir fırsat sunuyor. Çocuklarla birlikte her dijital ayak izinin izlenebileceğini, internette de oyun oynadığımız veya mesajlaştığımız arkadaşlarımıza ya da aynı çevrim içi platformlarda tanımadığımız herkese karşı sorumlu olmamız gerektiği sonucuna varıyoruz. Yeni nesil, toplumsal olayların tıpkı Cambridge Analytica & Facebook krizi örneğinde olduğu gibi dijital dünyadan uzak olamadığını görerek geleceğe ilerliyor. Bu yazıyı yazdığım tarihten önceki son dersimizde küçük öğrencilerimden Orkun'un dediği gibi, "Geleceğimize geçmişimizle biz şekil veriyoruz." Bu genç cevherler internet dünyasında uluslararası fırsatların olduğunu görüyorlar. Fütürist bir çocuğun geleceğe yazdığı mektubun anlatıldığı eski bir reklamda da olduğu gibi hayallerini kısıtlamamaları gerektiğini öğreniyorlar. Elbette "hacker" olma hayallerinden de uzak duruyorlar. :)

Bugün çevrim içi de olsa, kodlama eğitimiyle oyun kodları yazmak ve projeler hazırlamak kolektif çalışmayı bize yaşatıyor. Aynı zamanda, 12 yaşındaki Bursalı bir öğrenciyle İstanbul'daki bir BSH çalışanının iletişim kurmasını mümkün kılıyor. Ve bu öğrencinin kendisinin bir gün farklı ufuklarda olabileceğine inanan insanların var olduğunu görmesini sağlıyor.

Bu çalışma aracılığıyla tanıştığım Ecem Çolak'ın da yazısında bahsettiği gibi, algoritmik düşünen ve teknoloji okuryazarı olan nesil, kendini kodlama eğitimleriyle daha önce düşünmediği bir ufuk çizgisinde ilerlerken görebiliyor. Maker's Lab ve Geleceği Kodlayanlar sayesinde daha fazla nesil aynı ufuk çizgisinde ilerleme ayrıcalığını yaşayabiliyor. Robotik kodlama, mobil uygulama geliştirme ve 3D modelleme dünyasında ilerlemeleri için ben de çalıştığım şirketin imkân sunduğu öğrencilerin ellerinden tutup yolculuklarına başlamalarına yardımcı olmaya çalışıyorum.
Bu son bir yıl hepimiz için kendine özgü zorluklar ve sürprizler getirdi. Ancak dış dünyayı bu olağanüstü koşullarda tanımaya başlayanlar, kendilerini dijital dünyada bir önceki nesilden çok daha fazla geliştirmek zorunda. Bugün, Geleceği Kodlayanlar tam bu noktada daha da büyük bir önem kazanıyor.

İlk yazımı herkese sağlıklı günler dileyerek ve bir sonraki dijital buluşmamızda görüşmek üzere diyerek sonlandırıyorum. 

Sevgiler,

Zeynep Bircan 
Siemens Türkiye Satış Departmanı, Satış Destek Sorumlusu