Tatil yapacağım, denize kavuşacağım, kumsala uzanacağım, bol bol okuyacağım, gözlem yapacağım, derin derin düşüneceğim, hayaller kuracağım, rutinlerin dışına çıkacağım, aileme vakit ayıracağım, dinleneceğim… Kısacası aklımı, bedenimi serbest akışa bırakacağım düşüncesi bile beni motive etmeye yeter…
İçimden Sertap Erener şarkıları geçer, dudaklarım melodilerini mırıldanır. Ve Mayıs’ta başlayan yaz versiyonum, Eylül sonuna kadar sürer. Daha doğrusu “sürer di” demem lazım, çünkü mevsimler kaymaya başladı. Baksanıza bu yıl havaların ısınması Haziran ortasını buldu, hatta bulamadı… Yaz ayları dediklerimiz bizi şaşırtır oldu. Küresel ısınmanın etkileri gittikçe daha çok hissedilir hale geldi…
Bu yüzden küresel ısınma konusu;- Bosch’un Doğa Dostu Teknoloji Politikası olarak özetlediği çevre dostu üretim yöntemleri, doğal kaynaklarımızı koruyan ve sürdürülebilir yaşama odaklanan yaklaşımları sadece bu markadan sorumlu bir üst düzey yönetici olarak değil, beni bir anne, bir kadın ve bir insan olarak son derece yakından ilgilendiriyor.
- Enerji, su veya diğer doğal kaynakları son derece düşük tüketim değerlerine sahip, devrim yaratan çevre dostu teknolojiler kullanarak üretme çabaları nedeniyle markamı, içinde bulunduğum BSH Grubunu Ar-Ge çalışmalarını, kullandığım ürünleri her geçen gün daha çok seviyor, bağlanıyor, saygı duyuyorum.
- Eminim özellikle Çerkezköy’deki müthiş Ar-Ge İnovasyon Merkezimizi görseniz, oradaki Cool Mühendislerimizi bir dinleseniz, enerji verimliliği için harcanan çabaları izleseniz siz de aynı duygulara kapılacaksınız…
Çevre duyarlılığı konusundan sonra hepimizi yakından ilgilendiren başka bir konuya atlamak istiyorum…
Yazın çalışan anne olmak…Önceki yazılarımdan hatırlayacaksınız. 15 yaşında bir kızım ve yaz aylarına dair “çalışan bir anne” olarak nice anılarım var…
Yaz demişken biraz da onları paylaşmak, 15 yıllık çalışan anne deneyimim hakkında henüz çocukları daha küçük ya da yaşıt olan ebeveynlerle sohbet etmek, içimi dökmek isterim.
Beliz küçükken yaz için çocuklar için çok fazla olanak, seçenek yoktu. Hem o yüzden hem de büyükanne, büyükbaba şefkatiyle sarmalanmış bir yaz geçirsin diye onu yazlığa yollardık. Bu yüzden yaz ayları çocuğum olduktan sonra biricik kızımdan en fazla ve en uzun ayrı kalmak zorunda olduğum aylar olmaya başladı. Sırf bu ayrılıklara dayanamadığım için yıllarca Büyükçekmece’de yazlık tutup işe oradan gidip geldik.
Kızım okula başladıktan sonra “okul kapandığında ne yapacağız?” telaşesi ile tanıştık. Çünkü Beliz yaş aldıkça ne yazlığa gitmek ne de şehirdeki evde kalmak istiyordu. Hal böyle olunca bu sefer de eşimle ben de sabahtan akşama kadar cep telefonuyla uğraşmasın, internetin başına kitlenmesin diye onu yaz okulları ve atölyelere taşımaya başladık.
Proje Çocuk, Koordinatör Anne…
Yıllar içinde “çocuğumuzun geleceğe iyi hazırlanması” pek çok anne-babada ama daha ağırlıklı olarak da annelerde olduğu gibi bizde de bir “proje yönetimine” dönüştü. Tatil yapmamız gerekirken bile “acaba hangi eğitici, geliştirici aktiviteler var?” “aman tatili boş geçmesin!” diye verimlilik arayışlarımızı abartmaya başladık. Ve böyle böyle ilerleyerek kendimizi yaz okulları, kurslar, kamplar arasında mekik dokur, yeni seçenekler arar bulduk.
Ne yazık ki “çalışan anneler yazın ne yapmalı?” konusunda etkin ve derli toplu tavsiyeler, kaynaklar bulmak gerçekten zor. Beğendiğim bir tanesini burada sizlerle paylaşmak isterim. Özellikle son paragrafı okumaya değer.
Kısacası çalışan annelerin yazla imtihanı yukarıda anlattığım süreçlerdeki gibi her sene daha da zorlaşarak devam ediyor. “Ne çabuk bitti yine yaz!” söylemleri arasında bir de bakıyorsunuz ki “Okula Dönüş” moduna gelinmiş bile…Hep birlikte, en kıymetlilerimiz olan çocuklarımızla, ailelerimizle, dostlarımızla coşkuyla yaşayacağımız, keyfini çıkaracağımız, dopdolu bir yaz diliyorum.
Lütfen benimle ve online kalmaya devam edin. Görüşlerinizi siz de paylaşın…
Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu
Head of Regional Brand Management Bosch