Gencinden yaşlısına herkesin hayallerini süsleyen ya da bir dönem süslemiş, hatta pek çok maceramıza da eşlik etmiş favori kurmaca süper kahramanları olduğuna eminim. Ya da öyle zannediyorum… 

Bu süper kahramanları genellikle insanları, dünyayı hatta evreni kurtarırken görüyoruz. Eskiden Superman ve Batman gibi herkesin bildiği kült karakterler vardı. Şimdi ise her geçen gün daha fazla yeni karakterlerle tanışıyor ve bazılarına hayran oluyoruz. Geçmişten hatırlarsanız bu karakterlerin çoğu, iyi ve kötü çatışmasını yansıtarak iyi ile kötü arasına keskin bir çizgi çiziyordu. Ancak özellikle süper kahraman filmleri bu geleneği biraz bozdu diyebiliriz. Günümüzde Joker, Thanos gibi eskiden kötülerin saflarından tanıdığımız bazı karakterlerin yaşam hikâyelerini öğreniyor, başlarından geçenlere üzülüp anlayış gösterebiliyor, iyi bildiğimiz karakterlerin de o kadar masum olmadığını görebiliyoruz. 

Yazımın devamında bu karakterlerden birine odaklanacağım. Avengers: Infinity War ve Avengers: Endgame filmlerinin başrolünde popülerlik yakalayan Thanos karakterinden bahsetmek istiyorum. 

Kısaca anlatmak gerekirse Thanos, ihtiyaçların sınırsız ancak kaynakların sınırlı olduğu bir evrende canlıların yarısını yeryüzünden silip yok etme motivasyonuyla hareket ediyor. Kaynaklar tüm canlılara yetmeyeceği için nüfusu azaltarak geride kalan canlıların rahatça yaşaması gerektiğini savunuyor. 

Bu sinema evreninde yaşananlar öyle büyük bir çılgınlığa dönüştü ki bir yanda Thanos’un haklı olduğunu savunanlar diğer yanda haksız bulanlar, inceleme-tartışma videoları çekti. Ayrıca filmin içinde yer alan sonsuzluk eldiveni, güç taşı gibi nesnelerin fan koleksiyonu satışları bir anda kendi sektörünü yarattı. Hatta evrenin yok edilen yarısını oluşturan kişilerden olup olmadığınızı gösteren "Did Thanos Kill You?" (Thanos Sizi de Öldürdü Mü?) gibi web siteleri ve uygulamalarla bu çılgınlık bir adım öteye taşındı.
Peki ama sürdürülebilir bir dünya için bu gerçekten gerekli mi?

Dünya’yı kurtarmak için bir pelerine, Thanos gibi bir sonsuzluk eldivenine ihtiyacımız yok. 

Yenilenebilir enerjiler kullanıp enerji verimliliğini artırarak ve CO₂ emisyonlarını azaltarak bunu başarmamız mümkün!

Mikro ölçekte evlerimizde su ve elektrik tüketimini azaltan verimli yeni nesil ev aletleri kullanıp atıklarımızı geri dönüştürerek çevre duyarlılığımızı geliştirebiliriz. Makro ölçekte de endüstriyel kuruluşlar ve devletlerin verimliliği artırmaya yönelik çalışmaları, yasal düzenlemeler, yenilenebilir enerji teşvikleri, karbon salınımı düzenlemelerinin yanı sıra Yunan filozof Thales’in ‘varlığın temel maddesi’ olarak tanımladığı suyun tasarrufunun da önemini tekrar vurgulayabilirim. 
Çevresel sürdürülebilirlik alanında yapılan çalışmalar, geleceğe dair umutlarımızı yeşertiyor. Bosch Ev Aletleri markamızın dünya genelindeki yaklaşık 400 lokasyonunda uygulamaya sokulan verimlilik tedbirleri sayesinde daha şimdiden 0,38 terawatt-saat (TWh) enerji tasarrufu sağladık. Karbon ayak izinin ne kadar hızlı sıfıra düşürülebileceğini gösteren dünyadaki ilk büyük sanayi kuruluşu olduk. Ayrıca temiz enerji satın alarak ve Bosch lokasyonlarında 69 gWh yenilenebilir enerji üreterek sektöre öncülük ediyoruz. 

Sonuç olarak günü kurtaracak bir süper kahramana veya süper kahraman olmak için pelerine ihtiyacımız yok. Şayet sürdürülebilirlik ilkelerini hayatımızın her alanında içselleştirir ve uygularsak sıradan insanlar olarak da doğayı kurtarabiliriz.

Hakan TEKBAŞ
Proje Kalite ve Teknik Risk Yönetimi Koordinatörü/Koç