Aslında önceleri "ben de BSH Blog’a bir yazı göndersem mi?" diye düşünmüş ama "yayınlamak için epeyce bürokrasisi vardır" diyerek vazgeçmiştim.
Geçenlerde, "Kurumsal Blog’un yeni yazarı olmak ister misiniz?" konulu iletiyi ve ekindeki nasıl yazılacağına dair bilgileri, tavsiyeleri ve dikkat edilmesi gerekenler listesini görünce, aslında çok yanılmadığımı anlasam da yılmadım, bu yazıyı kaleme aldım. Lafın gelişi tabii… Yoksa farkında olduğunuz gibi artık pek kimse kalem kullanmıyor, writing'in (geleneksel kalemle yazmanın) yerini typing (klavye ile yazmak) alalı çok oldu.
Üstelik bilgisayarın hayatımıza girmesinden beri değişen tek şey de bu değil. Artık bilgi kaynağı olarak neredeyse tek başvuru kaynağımız yine bu çağın vazgeçilmez ürünü olan Internet. Dahası, orta vadede dijitalleşme trendlerini ayak uyduramayan şirketlerin varlığını sürdürmesi pek mümkün görülmüyor.
Internet’teki önemli sorunlarımızdan birisi ise Türkçe kaynak eksikliği…
Türkiye’nin değerli blogger’larından Internet Ekipler Amiri’nin de dediği gibi bu mecraya Türkçe ve faydalı ne koyabiliyorsak büyük bir katkı sağlamış oluyoruz. İşte bu da blog’a yazmak için başlı başına iyi bir neden olsa gerek…
Gelelim bu yazıda asıl değinmek istediğim konuya;
3 Boyutlu yazıcılar gibi üretim teknolojileri her geçen gün gelişmesine ve lojistik alanında çokça aşama kat edilmesine rağmen müşteriye özel ürünlerde ne kadar sıkıntı yaşandığının hepimiz farkındayız sanırım. Standartların biraz dışında bir mobilya istediğinizde, alacağınız arabanın renk veya koltuk deseninde bir değişiklik talep ettiğinizde teslimat süreleri bir anda birkaç aya kadar uzayabiliyor. Yakınlarda araç değiştiren hiç kimsenin tam olarak istediği rengi aldığını duymadım mesela, yollar siyah ve beyaz araçtan geçilmiyor.
Bir zamanlar bir bilgisayar firması yedek parça ve servis konularına odaklanmış ve oldukça başarılı olmuştu. Internet üzerinden alınan siparişiniz siz tamam dedikten sonra üretime alınıyordu. Tüm donanımlarını ve hatta kasa rengini dahi kendim seçtiğim dizüstü bilgisayarı Çin’den İngiltere’ye 8-10 günde teslim etmişlerdi. Yirmi sene önce aldığım dijital çamaşır makinesinin en önemli özelliği istemediğiniz adımları atlatabilmenizdi. Hala birçok makinede bulunmayan, o zaman için muhteşem bir özellikti.
Millenials da denilen “Y” Kuşağı Tüketicilerin beklentisi ise…
Şimdilerde ise Millennials da denilen Y kuşağı müşterilerini ancak çamaşırı tek seferde temizleyip kurutan, ütüleyen ve hatta gardıroba asan, üstelik bunu da haber veren bir ürün cezbedebilir mesela :) Artık üretimin tek düze ve talepten çok fazla olduğu pek çok sektörde şimdilik kral tüketici. O halde Internet dâhil tüm dijital araçların daha etkin kullanılması, ürünlerin tüketicinin zevkine ve taleplerine göre özelleştirilebilmesi, üstüne bir de bunun kısa sürede yapılması, firmaları rekabette öne geçirmez mi, ne dersiniz?
“Hey Alfred! Yarın hava soğuk olmayacaksa sabah kısa kollu beyaz gömleğimi giymek istiyorum” diyeceğimiz günler yakındır :)
Yeni bir yazıda buluşmak üzere, bol okumalar ve mutlaka yazmalar dilerim.
Yakup Allak
Network ve Tümleşik İletişim Uzmanı