Günümüzün en popüler düşünür ve yazarlarından Harari iş dünyasını şöyle anlatıyor: “Her şirket insan ihtiyaçlarını anlamaya ve kendi amacı doğrultusunda yönlendirmeye çalışır”.

 

Eminim herkes “ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirmek” için çok farklı kelimeler kullanabilir. Ancak gerçek olan bir şey var ki şirketler büyük ordular halinde tercih edilmek için farklı bir yarışın içinde yer almak zorunda.

 

Üstelik bu yarışın sonucunda bir tüketiciyi kazanan, ancak tek bir şirket oluyor ve satıcılar için “ah kaçırdık!” diye üzülmeye zaman bile kalmadan diğer tüketici için yeni bir yarış başlıyor.

 

Bu yazıyı şu anda okuyan herhangi biri, ister satıcı, ister tüketici olsun; bu yarışta başarı ya da başarısızlıktan tek başına etkilenmiyor. Şirketiniz, markanız yenilince tüm ekip yenilmiş sayılıyor. Ya da yanlış bir tercihle bir ürün-hizmet satın aldığınızda sadece siz değil, aileniz, diğer kullanıcılar da mutsuz oluyor.

 

Peki rekabet denen bu yarışın temel aktörlerinin ekonomi, finans, mühendislik gibi ilk akla gelen alanlardan olduğunu mu düşünüyorsunuz? Sosyoloji, psikoloji, etik, antropoloji gibi çok farklı disiplinlerin insanları kazanma yarışındaki yani rekabetteki etkisini daha önce hiç düşünmüş, fark etmiş miydiniz?

 

Aslında yarışı önde götürenlerin en iyi yaptığı şeylerden biri olan “katma değer yaratan yenilik, yani inovasyon” farklı türleri ile başarıya koşanlara tarihin değişik zamanlarında ve dünyanın farklı yerlerinde ışık tutmuş, önlerini aydınlatmış…

 

Bugün hala her sürecimize yansımış olan o ışıklardan birinin yani inovasyonun kökleri, dünyanın en kalabalık ülkelerinden birinde!

Neresi orası? Tam olarak nerede nerede inovasyon ışığının kökleri?

 

- Yüz milyonlarca insanın ihtiyaçlarına yönelik farklı çözümler arayan buluşçuların defterlerinde,

 

- Belki çok da planlı yapılmamış sokak ve caddelerde,

 

- Ya da mimari açıdan birçoğumuzun garipseyeceği evlerin içinde…

 

“Frugal Innovation” ya da Türkçe’de daha yaygın kullanılan adıyla “tutumlu inovasyon” belki de daha ben sorarken  tahmin ettiğiniz gibi Hindistan’ın her köşesinde bulacağınız, bugün önemini daha çok anladığımız bir kavram.

Aslında bu kavram BSH için çok da yabancı değil…


Bu alandaki çalışmalarımız sonucunda Freshbox gibi bir ürünü ortaya çıkarabilmiş ve Afrika’nın çok kısıtlı elektrik kullanabilen bölgelerinde sebze ve meyveleri taze tutmaya yarayan bir çözüm geliştirebilmiştik.

 

Elbette şartlar çok hızlı değişiyor ve insanlar farklı dönemlerde yepyeni çözümlere ihtiyaç duyuyorlar.

 

Pandemi döneminde dünyanın dört bir yanında solunum cihazı geliştirenler ve geliştirdiği cihazların tüm tasarım bilgilerini açık kaynak olarak paylaşanlar sadece ihtiyacı karşılayan ve belli kalite standartlarındaki bir ürünü insanlara sunmak niyetindeydi. Bu süreç ürün geliştiren tüm şirketler için oldukça öğretici oldu ve olmaya devam edecek kanaatindeyim.

 

Bu alandaki bir başka BSH ürünü olan Modern Chulha, bu kez Afrika için değil Hindistan için geliştirilmiş bir başka “Frugal Innovation” örneğiydi.


Yazının başında da bahsettiğim, bu anlayışın doğduğu ülke olarak kabul edilen Hindistan bu nitelikte ürünler adına adeta bir maden olarak kabul ediliyor.

 

Bu altyapıyı sağlayan kültürel çeşitliği ifade etmek için sanırım ülkede 400’den fazla dilin konuşulduğunu söylesem yeterli olacaktır. İşte bu dillerden biri olan Bengal Dili, Hindistan’ın en doğusunda, birçok medeniyetin kesişim noktasında ve kültürel olarak ülkenin en zengin bölgelerinden birinde yaklaşık 300 milyon kişi tarafından konuşuluyor.

 

Bu zengin dile sahip bölgenin yetiştirdiği şair ve yazar Rabindranath Tagore Hindistan’a tarihindeki tek Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandırmış. Dilin insan hayatındaki önemine ilişkin sayısız hikayeyi bulabileceğiniz bu bölge, şu an üzerinde çalışmaya ara verdiğiniz işinize ilişkin önemli kavramları da şekillendiren geniş bir etki alanı yaratmış.

 

Geleneksel olmayanı, standartlara pek uymayanı, ihtiyaca çok hızlı cevap vermeyi anlatan “Jugaad”, Bengali dilinde basit bir sözcük iken zamanla bugün “frugal innovation” olarak adlandırdığımız kavramın ilk prototiplerine öncülük etmiş.

 

Değerini anlatmak açısından; bazen sistemi hack’lemek olarak da bilinen Jugaad, birçok Hintli bilim insanına ilham vermiş ve “bottom of the pyramid”, “reverse innovation”, “disruptive innovation” gibi kavramların özellikle Hintli kaynaklarda sıkça yer almasının temel nedenlerinden olmuştur.

 Günümüzde “frugal innovation” hem zor şartlarda yaşayan insanların ihtiyaçlarını belli bir kalitenin üzerinde karşılamak hem de daha az kaynak ile isteklerine ulaşmayı yaşam biçimi haline getiren insanları anlayabilmek gibi geniş bir yelpazede düşünme şansını bize veriyor.

 

“Citizen science” ya da vatandaş biliminin artık daha büyük bilimsel ajandaların içinde yer almasının zorunluluğunu ortaya koyuyor.

 

Sorumlu araştırma ve inovasyonun şirketlerin uzun vadeli planlarına nasıl işleneceği ile ilgili öngörüleri elde etmenin önemli bir aracı olan “frugal innovation”, daha çok operasyonel ve sosyal fayda yaratırken çevreyi daha az etkilemenin yollarını da bize öğretecek gibi gözüküyor.

Her tür organizasyonun insanlara değer veren bir amaca hizmet etmeyi benimsemesi konusunda uzun yıllardır çalışan Amerikalı Carol Cone, her tüketiciyi oy veren bir vatandaşa benzetiyor ve insanların oylarını gün geçtikçe sosyal faydayı önemseyen ve çevreye duyarlılık konusunda gerçekten aktif şirketlerden yana kullanacağını ifade ediyor.

 

Bu konuyu insan davranışları, motivasyonlar ve şirketlerin doğrudan tüketicileri ile kurduğu ilişkiye dayanan bir modelde inceleyeceğimiz ve bu amaçla Avrupa Komisyonu’nun Horizon 2020 programına farklı ülkelerden 7 ortak olarak sunduğumuz FRANCIS projesi, Temmuz ayında desteklenmeye değer bulundu.

 

3 yıl boyunca sürdüreceğimiz bu projede kendi ürünlerimizin yanında insan davranışlarının ve bunun dünyaya etkilerinin de dahil olduğu 3 yıllık bir hikayenin parçası olacağız.

 

Birleşmiş Milletler’in SDG (Sustainable Development Goals) kriterleri ve RRI (Responsible Research and Innovation) ilkeleri ile daha yoğun çalışma ve süreçlerimizi buna göre tasarlamak için yeni bir öğrenme sürecini yaşayacağız.

Gerek tarihsel geçmişi gerekse etki alanı, açısından bundan sonra, BSH ve özellikle REM bölgesi için “frugal innovation” kavramını daha sık duyacağız.

 

Kurumsal motivasyonumuz ve “We are BSH” prensibimiz ile örtüşen, güçlü yönlerimizi ön plana çıkarmaya yardımcı olacak bu yaklaşımı benimsemek eminim yakın zamandaki en önemli gündemlerimizden biri olacak.

 

BSH’nin ana sayfasına girdiğinizde karşınıza, her birimizin mottosu olan şu sözlerimiz çıkar;

 

Hedefimiz: Evde yaşam kalitesini arttırmak.

 

Bizi motive eden şey: Dünyadaki tüm tüketicilerin ilk tercihi olmak arzusu. Sorumluluk bilinciyle büyümek ve doğal kaynaklarımızı korumaya katkıda bulunmak.



Gencer Özkazman


BSH Türkiye, İnovasyon ve Teknoloji Yönetimi

Kıdemli İnovasyon ve Girişimcilik Uzmanı