Ben bu sefer kaldığım noktadan devam etmek istemiyorum.. Bayram öncesi sizi sıkıcı bir yazıya boğmadan pazarlama alanındaki bazı gelişmelerden sizleri de haberdar etmek istiyorum. Bunları biliyor muydunuz?
• Pazarlama ve reklam ajanslarındaki Pinterest kullanım sayısı yüzde 7! Acaba bu bizim şirket çalışanlarımız arasında yüzde kaç? Ben muhtemelen benzer bir oranla karşılaşırız diye düşünüyorum.
• Facebook’ta yeni bir reklam uygulaması başlatıldı. Buna göre hayranı olmadığınız markaların reklamlarını da “sponsored” ibaresiyle zaman tünelinizde görebileceksiniz. Bu durumdan çok hoşlanacak mısınız emin değilim açıkçası…
• Sosyal medyada markaların sadece yüzde 6’sı takipçilerinin sorularını cevaplıyormuş. Şaşırtıcı bir rakam değil mi bu? Ben bunun çok daha yüksek olmasını beklerdim, çünkü bu, bizim marka sayfalarımızı açmadan evvel üzerinde durduğumuz en önemli konuydu. Eğer sayfa açacaksak mutlaka bize sorularını veya görüşlerini ileten takipçilerimizi ciddiye almalı ve cevaplamalıyız diye düşündük. Öncelikle bu cevaplama ve hatta olası kriz mekanizmasını oluşturarak başladık sosyal medya yaşantımıza.
• Dünya üzerindeki televizyon sayısı 1,5 milyar iken, 2015’te tablet satış sayısının ulaşacağı rakamın 81 milyon olması öngörülüyor. Bu nedenle televizyonun daha epey bir müddet reklam sektörünün bir numaralı kahramanı olacağına inanıyorum kişisel olarak. Açıkçası statükocu tarafım da bundan epey memnun. Tabii ki gelecekte bir taraftan televizyon izleyenleri, diğer taraftan eşzamanlı internette olanları yakalayabilirsek işi bitirmiş olacağız!
• Televizyon halen reklam dünyasının kahramanı dedik, ama biraz rakam telaffuz edelim isterseniz bununla ilgili: Reklam yatırımlarında 2011 verilerine göre televizyonun payı yüzde 56,7 olmuş. Yani reklam bütçelerinin yarısından fazlası sadece televizyon mecrasında kullanılmış. Bu Batı Avrupa ülkelerine göre epey yüksek bir oran.
Türkiye’de günde 3 saat ve üzeri televizyon seyretme oranı yüzde 44. Bu da insanlarımızın neredeyse yarısının günün en az 3 saatini televizyon seyrederek geçirdiğini gösteriyor ki çok vahim bir durum. Televizyon programlarının eğitici, öğretici içeriği olmadığı ve neredeyse hareketsiz izlendiği düşünüldüğünde halkımızın hem vücut hem de akıl sağlığından endişe etmeliyiz diye düşünüyorum. Televizyonu en çok kadınların, özellikle ev kadınlarının izlediği muhakkak. Çoğunlukla işten dönen koca televizyon hakimiyetini kumanda aleti ile birlikte ele geçiriyor, ama bu da aile arasında büyük kavgalara neden olabiliyor. Çözümü yurdum insanı hanelerin yüzde 25’inde iki ve daha fazla televizyon sahibi olarak bulmuş durumda. Yani kimi hanelerde hane nüfusu kadar televizyon bulunuyor.
Biraz evvel de belirttiğim gibi önümüz bayram. Siz siz olun ve bu bayram gerek aile bireyleriniz gerekse kendiniz için televizyon seyretme haricinde etkinlikler bulmaya çalışın. Öncelikle uzun zamandır görmediğiniz akraba ve arkadaşlarınızla tekrar sosyalleşebileceğiniz bu güzel günleri ayrıca, daha fazla hareket etmek için kullanın. Gezin, dolaşın, keşfedin... Eminim daha içinde yaşadığınız şehirde bile keşfetmediğiniz birçok yer ve lezzet vardır. Ailece en son yaptığımız Taksim - İstiklal Caddesi – Galata Kulesi – Karaköy gezisinde o kadar yeni şey gördüm ki bundan sonra yaşadığım şehre yabancılaşmamak için her ay bir bölgeyi tekrar gezmem gerektiğine karar verdim.
Bayramın size ve sevdiklerinize bolluk ve sağlık getirmesini dileyerek huzurlarınızdan ayrılırken, sizi geçen Kurban Bayramı’nda hazırladığımız ama bu yılda aktüalitesinden bir şey kaybetmeyen ve birçok önemli ödüle layık görülen “Anne niçin baktın bana öyle? Kılavuzu” ile baş başa bırakıyorum. Sizler de sevdiklerinizle paylaşırsanız ayrıca mutlu olurum!
Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu
Head of Regional Brand Management Bosch