Beni tanıyanlar futbola olan düşkünlüğümü bilirler. 

Maçları yakından takip etmenin yanı sıra futbolcuların tüm özelliklerine de dikkat eder, çeşitli açılardan analizler yapar, hayatım, işim için dersler, anlamlar çıkarmaya çalışırım.

Sporcuların önceden oynadığı kulüpleri, antrenmanlarındaki, geçmiş maçlarındaki performanslarını izlerim ve bunları kolaylıkla aklımda tutar, hatırlarım.  

Çoğu futbolcunun sadece ismini değil soy ismini, hangi ayağını dahi iyi kullandığını ve oynayabileceği tüm mevkileri dahi bilirim. 

Özel ilgi alanlarımın tam merkezinde olan ve çok sevdiğim bu evrensel spor dalını farklı gözlüklerle ve değişik açılardan incelemekten büyük keyif alırım. Kendi profesyonel çalışma alanım, uzmanlığım ve işim olan satış faaliyetleri ile büyük paralellikler kurarım. 

Futbol herkesin bildiği gibi bir takım oyunudur. 


Sahada, ön planda on bir kişi görünse de yedek kulübesinin ve geri plandaki tüm görevlilerin (masöz, doktor, diyetisyen, lojistik sorumlusu, koordinatör vb.) de en az sahadaki oyuncular kadar iyi olması gerekir.

Özellikle de oyuncuları iyi yöneten ve onları en verimli olacağı bölgelerde oynatabilecek, motivasyonlarını yüksek tutup, maçlara iyi hazırlayabilecek teknik heyet müthiş hayatidir. 

Çok maç seyrettim ve gördüm ki…


- Her futbolcu, dünyanın en iyisi denenler bile hata yapıyor. 
- Her golcü, hiç gol kaçırmaz diye nam salanlar bile kolay görünen gol pozisyonlarını kaçırıyor 
- Her kaleci, hiç gol yemez diye efsane olanlar bile hatalı gol yiyebiliyor. 

Bunun yanı sıra; 

- İyi hazırlanan, 
- Antrenmanlarını maç ciddiyeti ile yapan 
- Özel hayatına beslenmesine, dinlenmesine özen gösteren 

Kısacası mesleğini en iyi şekilde yapmaya gayret eden hiçbir futbolcunun kötü koştuğunu görmedim... 

Lafı şuraya getirmeye çalışıyorum; yukarıda bir futbol yorumcusu gibi anlatmaya çalıştığım detayların hemen hemen hepsi aslında satış hayatında da aynen geçerli.

Gol atmayı satış bağlamaya, gol yememeyi de rakiple yapıla bir mücadelenin kazanılmasına benzetirsek paralellikleri kolayca kurabiliriz… Bir düşünün… Ne kadar çok örtüşme var değil mi? 

BSH TakımıYukarıda bahsettiğim açıdan, futbol penceresinden bakar gibi düşündüğümde; BSH’yi her zaman mükemmel çalışma tesislerine sahip, her futbolcunun yer almak isteyeceği bir takıma benzetiyorum. 

Bu benzetmenin gerçeğe yansımasını, bir anlamda doğrulamasını en iyi yaptığım yer ise yazarlarından bir olduğum BSH Kurumsal Blog’daki Generation BSH Blogger’ların paylaştıkları deneyimlerde buluyorum… 

Aramıza staj yapmak için katılan pırıl pırıl gençlerin samimi paylaşımlarından büyük gurur duyuyorum.

Onlara dahi hemen, o kadarcık sürelerde takımın en önemli oyuncularından biri hissini veren şirketimin atmosferini seviyorum… Bunda payım olduğunu bilmek beni her şeyden fazla mutlu ediyor…

Futbola ve satışa dönersek :)


Biz satış ekipleri de aslında; kendilerini ispatlamış yıldız futbolcular gibi teknik direktörlerinin taktik ve direktiflerini rekabet koşullarına göre sahada yerine getirmeye çalışan profesyonelleriz.

BSH takımındaki tüm oyuncular görev sorumluklarının bilincinde, takım arkadaşlarıyla yardımlaşarak ve sahada görevlerini yerine getirerek harika sonuçlara imza atıyorlar…

Sonuç olarak; kötü koşan futbolcunun olmayacağı gibi, yapacağı işleri doğru planlayan, müşterilerini düzenli ziyaret etmeyi ihmal etmeyen, detayları önemseyerek işlerini sıkı takip eden hiçbir satıcı da başarısız olamaz… 

Eğer satış temsilci işine gereken değeri verir, yaptığı işten zevk alır, her adımı yeni bir macera, fethedilecek yeni zirveler gibi görür, BSH ekibindeki diğer takım arkadaşları gibi kartvizitine bakıp kendinden gurur duyarsa başarısızlık çooook uzak bir ihtimaldir… Hatta imkansızdır… 

Unutmayalım; zirvedekiler daima takım oyununu iyi oynayanlardır…  

Bundan sonra futbola ve satışa bir de bu gözle bakın… Tekrar ve zirvede görüşmek üzere sağlıkla, mutlulukla, esen Kalın. 

Taner İnci 
Beyaz Yaka Ev Aletleri Siemens Bayi