Sürdürülebilirlik özellikle bizimki gibi uluslararası firmalar, hele de BSH için hiç yeni bir konu değil.
Kurumsal İletişim Direktörümüz sevgili Burçin Girit’in 30.11.2012 tarihli bu blog yazısından da anlaşılacağı üzere BSH, 1992’den bu yana yayınladığı uluslararası standartlardaki kalkınma ve sürdürülebilirlik raporlarıyla Türkiye’de ilke imza atan kurumlardan biri. Küresel ısınmanın etkileri, son yıllarda somut olarak hissedilmeye başladı. Ancak toplum nezdinde yeni yeni ciddiye alınıp daha fazla bahsedilir olduğu için yeni bir sorun zannedilse de sürdürülebilirlik, esasen uzun süredir dünyanın ve ülkemizin gündeminde kendine yer bulmaktadır.
Birleşmiş Milletler’in ilk kez Ekim 1987’de yayınlanan “Ortak Geleceğimiz – Our Common Future” raporu ile dünya gündemine giren sürdürülebilirlik kavramı, özellikle 2000’li yıllardan sonra iyice ciddi bir hâl aldı. Günümüzde ise BM Global Compact’ın yayınladığı 17 maddelik “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları – Sustainable Development Goals” listesine giren konular adeta tüm insanlığa verilmiş bir “sürdürülebilirlik ev ödevi” niteliğinde. Öyle bir ödev ki “geçer not almayan geleceğe geçemeyecek!” diyen bir öğretmenin ikazı kadar ciddi.
17 maddenin anlattıkları
İlk ortaya çıktığı yıllarda sanayileşme, hızlı nüfus artışı, şehirlerin büyümesi, insan faaliyetlerinden kaynaklanan çevre sorunları ve ozon tabakasının delinmesiyle fark edilmeye başlanan sürdürülebilirlik, daha çok çevresel etkilerin azaltılmasına odaklanıldığı için “yeşil” renk ile özdeşleşmişti. Ancak sonraki yıllarda ekonomik gelişmenin çevre ve doğa ile iç içe geçmiş bütüncül yapısı iyice fark edilince renk ve konu skalası genişleyip bugünkü gökkuşağını andıran 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) listesi ortaya çıktı.
Manifesto niteliğindeki SKA, özünde farklı gelişmişlik seviyesindeki ülkeler için geçerli 17 evrensel hedeften oluşan bir eylem çağrısı. Yoksulluğu ortadan kaldırma, gezegeni koruma, tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlama, küresel ve yerel sürdürülebilir kalkınma uygulamalarına çerçeve oluşturma hedefleriyle 2030’da tamamlanacak bir yol haritası. Özetleyecek olursam en yaygın tanımı ile sürdürülebilirlik, üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken insanlığın, doğanın, çevrenin daimi kılınabilmesi olarak ifade edilebilir.
Peki sürdürülebilirlik için BSH neler yapıyor?
Başlarken de belirttiğim gibi BSH sürdürülebilirlik için özel bir şey yapmıyor. Sürdürülebilirlik, BSH’nin tüm vizyonunu ve iş stratejilerini belirleyen ve tüm süreçlerin merkezinde bulunan en önemli faktör. Yani başka bir deyişle BSH’de yapılan her şey zaten sürdürülebilirlik odağıyla yapılıyor. Bunun dışında bir seçenek, bakış açısı, tercihimiz zaten yok. Bu husus şirketin DNA’sına öyle sıkı işlemiş ki işe başladığım zamanlar öğrendiğim, fark ettiğim detaylara şaşırdığımı hatırlıyorum. Öncesinde de çevreye, doğaya, insanlara saygılı ve duyarlı bir insandım ayrıca. Ancak BSH ailesine katılınca konuyu pek çok açıdan ne kadar yüzeysel ele aldığımı fark ettim. BSH’li olduktan sonra hem günlük yaşantımda hem de işle ilgili her anımda her geçen gün “Sürdürülebilirlik ilkeleri için daha fazla ne yapabilirim?” sorusuyla hareket eder oldum.
Birkaç örnek...
Önemli markalarımızdan biri olan Bosch Ev Aletleri, iklimlendirme teknolojileri geliştiriyor ve ürettiği akıllı çözümlerle üretim sürecini daha verimli kılarken çevresel etkileri en aza indiriyor. Hem kendi sektörünün hem de başta inşaat olmak üzere tüm ilişkili sektörlerin standartlarını değiştiriyor. Dahası, şirketler için özel CO2 azaltma konseptleri hazırlıyor.
Bir diğer markamız olan Siemens Ev Aletleri’nin “Gelecek için az, çoktan iyi!” sloganıyla tanıttığı çamaşır ve bulaşık makineleri, her yıkamada 10 litre su tasarrufu sağlıyor ve elde yıkamaya göre 140 litre daha az su harcıyor. Yeni teknolojilerimizle en fazla su tüketimine neden olan bulaşıkların kirini çıkarma işlemi tamamen ortadan kalkıyor. Bulaşık kalıntılarını almak yetiyor, gerisini BSH ürünleri hallediyor.
Şirketimizin her noktasında çöp yerine atık kutuları kullanıyoruz. Hemen her şey geri dönüşüm merkezlerine gidiyor. Gerekmedikçe asla kâğıt kullanmıyor, her dokümanı elektronik ortamda üretmeye, yaymaya, saklamaya gayret ediyoruz. Plastik veya karton bardak yerine kendi kupalarımızı ya da termos bardaklarımızı tercih ediyoruz.
“-Meli, -malı” diye biten cümlelerimizi alışkanlığa dönüştürürsek sürdürebiliriz…
Böyle büyüklü küçüklü daha onlarca örnek verebilirim. BSH’nin kazandırdığı bu bilinçle, birey olarak sosyal hayatımda da etki alanıma giren her şeye artık çok daha fazla dikkat ediyorum. Toplu taşıma kullanıyor, gerekli olmayan tüm ışıkları anında kapatıyorum. Su israfını önlemek için gereksiz su kullanmamaya büyük özen gösteriyorum. Mesela sıcak suyu beklerken akıttığım soğuk suyu bir kovaya alıp çiçeklerime veriyorum. Dişlerimi fırçalarken, elimi ve yüzümü yıkarken suyu kesinlikle kapatıyor ve sadece gerektiğinde açıyorum. Temizlik ürünlerinde her zaman doğaya zarar vermeyenleri tercih ediyorum.
Bunlardan başka yapmak istediğim şeyler de var tabii. Daha çok ağaç dikebilir, yakıt seçimlerime daha fazla dikkat edebilir, evdeki atıklarımı da ayrıştırabilirim. Kullanmadığım kıyafetlerimi atmak yerine nasıl dönüştürebileceğimi belirleyebilirim.
Kısacası hepimiz benzer basit uygulamaları rutinleştirip alışkanlığa dönüştürebiliriz. Düşünüyorum da günlük hayatımızda yapabileceğimiz daha ne kadar çok şey var aslında. Her şeyi ama her şeyi şimdimizi ve yarınlarımızı sürdürülebilir kılmak için yapmalıyız. Üstelik bunlar maliyetleri azaltan, hayat kurtaran, sağlıklı ve yaşam kalitesini artıran önlemler. Tek yapmamız gereken “-meli -malı” dediklerimizin farkında olmak ve küçük dokunuşlarla hayata geçirmek.
Hayatımızı sürdürülebilir güzelliklerle donatacağımız güzel günler dilerim. Ben sürdürebileceğimize inanıyorum.
Yeniden görüşünceye kadar hoşça ve esen kalın.
Ayşe Mine Maldar
BSH Üretim Planlama Sorumlusu