Her organizasyonun bu konuya değişik açılardan baktığını veya yeri geldiğinde bakması gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz bu konu açıldığında büyük resimden bahsederiz, tedarik zinciri ile ilgili herhangi bir toplantı veya konferansa katıldığımızda büyük resmin önemini vurgularız; ancak resmin gerçekten büyüklüğü mü yoksa aynı zamanda derinliği mi daha önemlidir? Bu derinliği sağlarken iç ve dış faktörler eşliğinde verimli cevap verme mekanizmalarını etkin biçimde çalıştırabiliyor muyuz? Zira günümüzün hiperrekabetinde öngörülerin, risk yönetiminin ve karar verme süreçlerinin etkinliği ön plan çıkarken bu süreçler de bilgi senkronizasyonunun aktifliği ile birlikte işlevsellik kazanmaktadır.

İşletmelerimizdeki tedarik zinciri yapılanmaları üretilen ürünün veya hizmetin tipine, organizasyon yapısına, müşteriye veya fırsatlara cevap vermemiz gereken süreye, tedarikçi, üretim ve dağıtım alt yapısı gibi birçok nedene bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Burada tedarik zincirinden bahsederken yalnızca müşteriye cevap verme hızı değil, organizasyonun karşısına çıkan fırsatları ve/veya tehditleri değerlendirme hızının da önemli bir yer teşkil ettiğini belirtmek isterim. Örneğin, bulunduğunuz ülkenin hükümeti enerji verimliliği ile ilgili regülasyonlarda mevzuat değişikliği yaptı ve siz apar topar bu değişikliğe cevap vermek için çalışmaya başladınız. Tüm ekiplerin mutabakatı sonucunda bir yıllık bir proje takvimi ortaya çıktı; ancak öte yandan rakibiniz de boş durmuyor, ve yeni ürünü siz projenizin ortasındayken yani altı aylık kısa bir sürede piyasaya sürdü. Azalan satışlar, düşen pazar kaybı, planlanan bütçeleri bırakın yakalamayı yakınına dahi yaklaşamıyorsunuz; üst yönetime raporlama görevi kimin?