İlk aktivitem Digital Age Summit 2013’e katılmak oldu. Konferansın özellikle son iki konuşmacısı çok ilgimi çekti.  C.C. Chapman’ın “The Power of Amazing Content /  Müthiş İçeriğin Gücü” ve Ann Handley’nin “Innovative Content / Yaratıcı İçerik, 12 companies who are doing amazing things right now / Şu anda inanılmaz şeyler yapan 12 şirket” konulu sunumları 

- Yaratıcı içeriğin, 

- Hikaye anlatmanın (story telling) ve 

- Müşteriyi anlayabilmenin 

başarılı dijital platformlar yaratmakta ne kadar önemli olduğunu keyifli bir şekilde vurguladı... 

Büyük mutluluk duyduğum bir konu ise konuşmacıların anlattıkları hemen her şeyi BSH’nin sosyal medya platformlarında birebir uyguladığımızı görmem oldu. Ekibimizle ne kadar gurur duysam azdır...

Konferansın sonunda konuşmacılara benim gibi, çoğunuzun merak ettiğini düşündüğüm o malum soruyu da sordum; 

- Çocuklarınıza sosyal medya platformlarında ne kadar izin veriyorsunuz? 

Cevabı çok uzun yazmayacağım ama özeti; 

- Derslerle hiçbir zaman karışmıyor ve kontrollü olarak sosyal medyada zaman geçirmelerine izin veriyoruz oldu.

Sultanahmet ve Topkapı Sarayı turumuz...

28 Ekim yarım gün olduğu için bizim küçük beyleri alışageldikleri faaliyetler dışına çıkarıp, tarihi bir İstanbul turu attıralım dedik. 

Harika bir havada Beşiktaş, Karaköy ve Galata köprüsünden geçip Sultanahmet’e ulaştık. Önce afiyetle Sultanahmet Köftecisi’nde köftelerimizi yedik ve güç topladık. Ayasofya Pazartesi günleri kapalı olduğu için direkt ver elini Topkapı Sarayı dedik. 

Çocuklar için gerçekten enteresan bir tecrübe oldu. Çok ta gırgır yorumlar yaptılar:

• Padişah bu kadar büyük bahçede ne yapıyormuş?
• Padişahlar çok mu şişkoymuş, kaftanları neden bu kadar büyük? İyi beslenemiyorlarmış herhalde.
• Bu kadar süslü ve büyük kılıçları nasıl taşımışlar? Hançer ne işe yarar?
• Padişahlar saraydaki havuza giriyor muymuş?
• Atlar ve ordular nerede duruyormuş?

Çocuklarıma bu kadar zengin bir tarihi gösterebilme şansım olduğu için çok ama çok mutlu oldum. Bir de hazine bölümündeki takılara tekrar hayran kaldığımı söylemeden geçemeyeceğim :)

En büyük bayramımız kutlu olsun!

29 Ekim sabahı Cumhuriyet Bayramı töreni için okulumuzun yolunu tuttuk. Okulumuz her zamanki gibi harika bir gösteri hazırlamış. Ben yine ağlamaktan perişan oldum. Vatan, millet, Atatürk, asker görünce dayanamıyorum. Akşam da Bağdat Caddesi’ndeki kutlamalara gittik. Bol bol marş söyledik, bayrağımızı salladık ve Cumhuriyet Bayramı’mızı hep beraber kutladık. Nice 90 yıllara…

Ve gelecek hafta; “SezinTeach21” 21. Yüzyılda Eğitim Sempozyumu,

Geçen haftayı rapor ettikten sonra bu hafta ne yapacağımdan da bahsedeyim; 

2-3 Kasım’da oğullarımın gittiği Sezin Okulu’nun Çekmeköy kampüsünde müthiş bir konferansa katılacağım (Detaylar bu linke bakabilirsiniz). 

Özel Sezin Okulu 50. yıl etkinlikleri kapsamında yenilikçi ve uluslararası bir eğitim sempozyumuna ev sahipliği yapıyor.  The School at Columbia Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilecek, eğitimcilere yönelik “SezinTeach21 Eğitim Sempozyumu”  

21. yüzyılın inovatif öğretme ve öğrenme teknikleri üzerine hazırlanmış workshop, konferans ve panel dizisinden oluşuyor. Sezin Okulu, 50 yıllık eğitimci kimliğinin sorumluluğuyla düzenlediği  bu sempozyuma Sezin Okulu’nun öğretmenlerinin yanı sıra devlet okullarından, özel okullardan ve üniversitelerden eğitimcileri davet ediyor. 

Benim en çok ilgimi çeken konuşmacı ise MIT profesörlerinden ve Lego’nun eğitim danışmanlarından Prof. Edith K. Ackerman. Ona soracağım soruları hazırladım bile. Sezin Okulu’nu 50. Yıl sosyal sorumluluk kapsamında yaptıkları bu aktiviteden ötürü canı gönülden tebrik ediyorum. Uzun süredir gördüğüm en vizyoner konferans ve özellikle devlet okulları için harika bir fırsat.

Benim en çok ilgimi çeken konuşmacı ise MIT profesörlerinden ve Lego’nun eğitim danışmanlarından Prof. Edith K. Ackerman. Ona soracağım soruları hazırladım bile. Sezin Okulu’nu 50. Yıl sosyal sorumluluk kapsamında yaptıkları bu aktiviteden ötürü canı gönülden tebrik ediyorum. Uzun süredir gördüğüm en vizyoner konferans ve özellikle devlet okulları için harika bir fırsat.

Vizyoner, geleceğe dokunan kişi ve kurumları veee BSH’yi seviyorum...

Böyle vizyoner insanları, geleceğe dokunan kişi ve kurumları, projeleri çok seviyor ve yakından takip ediyorum. Ve ben galiba şirketim BSH’ye ve çalışma arkadaşlarıma da en çok bu özelliklerinden ötürü tutkuyla bağlıyım. Çünkü bizim işimiz de beyaz eşya sektörünün geleceğini şekillendirmek, teknolojideki öncü rolümüzü geliştirmek, tüm bunları da sürdürülebilir biçimde gerçekleştirmek... 

Sahip olduğumuz ve yarattığımız güçlü markalar, güçlü ürünler, güçlü teknolojiler, yüksek kalite ile her anlamda sürdürülebilir geleceği inşa ediyor olmanın farkındalığı, buna katkı veriyor olmak beni çok mutlu ediyor ve onurlandırıyor. 

Evet, bu hafta benden de bu kadar…

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar hoşça ve online kalın. Lütfen soru, yorum, katkı yapın, varsa yazılarınız paylaşın (konuk blogger ağırlayabilirim).

Beni buralarda yalnız bırakmayın.

Mesajlarınızı bekliyorum!