Tam değil işte! Tam olarak yapılmadan sadece yapılmış gibi göstermeye çalışmak...
Dedirtiyor… Güvensiz değil mi?... Evet hem de nasıl?..
Çünkü ben de her işi, her yönüyle yapılmış olduğunu hayal ederek yola çıkanlardanım. Sanırım bu cümleye olumsuz takıntım da bu yüzden. Paylaşmak istediğim ilk blog yazımda samimi, ön yargısız ve abartısız bir dille bu konudaki, “mış gibi davranmakla ilgili” düşüncelerimi hislerimi paylaşacağım. Ve tabiki de çok heyecanlıyım :) Umarım keyif alırsınız…

Yukarıdaki fotoğrafa gelince… O biraz hayal gücü, biraz da photoshop…
Baykuş yüzlü bir kedi. Kedileri seven bir insan için bile çok da sevimli değil sanki? Belki de photoshop konusunda çok da yetenekli değilim :)
Benzer ama aynısı değildir!...
Bu görsel oyunu aslında “hiç bir benzerlik ya da oluyormuş gibi görünen hiçbir şey gerçeği yansıtmaz” önermemi ispatlamak için yaptım. İşte bence mış gibi yapmak da böyle sahte bir durum. Yani gerçeğe ulaşması imkansız. Benzeyebilir ancak asla aynı değildir. Eksik bırakılan ve olması gerekenden farklı olan şeyler asla gerçek sonucu veremez. Bir an gelir ve karşımıza kötü süprizler çıkabilir.
Günümüzdeki çalışma hayatının başlangıcını Sanayi Devrimi olarak kabul edersek, tarih boyunca bu kavramın varlığından da bahsedebiliriz sanırım. Hatta sadece çalışma hayatımızda değil, günlük yaşantımızda ve sosyal ilişkilerimizde de “mış… gibi” yapan insanlarla sıkça karşılaşmamızı mümkün olduğu konusunda mutabık kalabiliriz.
Mesela bizden hoşlanmadığını bildiğimiz birisinin her sabah yüzümüze gülümsemesi büyük ihtimalle nezakettendir. Ancak sürekli tekrar eden sahte davranışları, gündelik hayatta bazılarının aksini bildiğimiz halde bizden hoşlanıyormuş gibi yapmasını, abartılı sözleri, sahte gülüşleri hiç tereddüt etmeden “mış… gibi” davranışlar kategorisine alabiliriz sanırım…
Aslında sosyal hayatın dinamikleri bazen çeşitli sebeplerle, kimilerini bu tür davranış biçimlerini kullanmaya mecbur bırakıyor. Kariyer kaygısı, ilişki yönetiminde yapılan hatalar ve kabullenilme endişesi beşeri ilişkiler konusunda “mış… gibi” davranmaya itiyor.
Buna benzer durumları birçoğumuzun yaşadığını tahmin ediyorum. Burada özellikle vurgulamak istediğim ve sizinle paylaşmaya çalıştığım konu ise özellikle iş hayatından kesitler.
Sadece ilişkilerde değil iş yapış biçiminde de dönem dönem karşılaştığımız bu durum, sonuçların elde edilmesini zorlaştıran bir faktör bence. Eğer birisi yapması geren bir işi yapmak yerine yapıyormuş gibi davranıyorsa eninde sonunda bu durum olumsuz sonuçlar ortaya çıkıyor. Çok basit bir örnekle makinelerle ilgili bir sektörde çalışan bir kimse çalışan makinenin bakımını düzenli şekilde yapmak yerine, bunu yapıyormuş gibi davranırsa sonunda makine çalışmaz hale gelip telafisi zor durumlara yol açacaktır…
Sektöründe dünyanın ikinci büyük kuruluşu olan BSH’nın bir çalışanı olarak ise bu şekilde; “mış… gibi” davranmak neredeyse imkansız…

Büyük bir organizasyonda çalışıyor olmamız ve markalarımızın kalite ve müşteri memnuniyeti odaklı ilkeleri, her birimize gurur duyulacak sorumluluklar yüklüyor.
Mesela tüm markalarımızın enerji verimliliğine verdiği önemi düşünün. Dünyanın sadece bugününü değil, yarınını önemsediğimizi… Kendi hayatımızın değerlerini korurken çocuklarımızın geleceği içinde yaşanabilir bir dünya bırakılmasına gayret ediyoruz. Teknolojimizi geliştirirken aynı zamanda bunu “doğa dostu” olma ilkemizden yola çıkarak anlaşılabilir kılmaya çalışıyoruz. Bunları yaparken de şüphesiz her birimizin işimizi tam anlamıyla yapan çalışanlar olmak gibi bir sorumluluğumuz var.
Tabii ki üretim, satış, pazarlama, muhasebe, IT, kredi-istihbarat ve burada sayamadığım diğer tüm birimlerde çalışan arkadaşlarımız da işlerini tam olarak yapmalı. Bu denli büyük bir yapının içerisinde zincirin halkalarının bir tanesinde yaşanacak kopukluk büyük sorumluluklarımızın sekteye uğramasına neden olabilir. O yüzden “mış… gibi” davranmanın riski ve tehlikesi çok daha büyük…
Tabi ki takımlar bunun için var. “Mış… gibi” yapmayalım, ekip ruhu ile birbirimizin eksiklerini kapatalım diye bunca insan bir arada çalışıyoruz. Hem bireysel olarak tam olmanın hem de takım olarak sorumlulukları yerine getiren çalışanlar olmanın gururunu yaşıyoruz. Şirketimizi bu denli başarılı yapan da bence tam olarak bu ahenk, uyum…
Herkes bireysel sorumluluklarının farkında ve yine herkes “mış… gibi” yapmayı aklına dahi getirmeyen bir dayanışma içinde. Birbirinin eksiğini kapatma konusunda istekli, anlayışlı.
Şimdilerde unutulan “ayıp olur” hissi, “yüz kızarması” gibi refleksler, BSH’de hala çok canlı yaşayan insani duygular. Biz “mış… gibi” yaparsak hala utanabilen, her şeyden önce birbirimize, müşterimize ayıp olur diye hassasiyet gösteren bir ortamdayız ki bundan çok ama çok büyük mutluluk, güven duyuyorum.
İşin özü hiçbir işi kulak arkası etmiyor, görmezden gelip yokmuş gibi davranmıyorsak ve olması gerektiği şekilde, özenle işe sarılıyorsak hayata ve kendimize karşı dürüstüz demektir.
Birileri bizi gözlemliyor diye değil de, gerçekten ulaşmak istediğimiz sonuçları elde etmek için uğraş verdiğimizde aslında pek çok sorunu peşinen çözmüş oluyoruz. Ve böyle davranarak hem kendimize, hem çalıştığımız kuruma, hem de topluma karşı çok daha anlamlı, yararlı katkılar sunabiliyoruz.
Şimdilik benden bu kadar. Okuyucu sayısı her geçen gün artan kurumsal bir blogta yazmak heyecanlandırıyor insanı. Değerlendirmeleriniz, olumlu ve olumsuz geri dönüşleriniz hiç şüpheniz olmasın beni güçlendirecektir. Ayrıca unutmayalım ki ilk elin günahı olmaz Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sevgiyle kalın…
Bosch Bayi Satış Yönetmeni