Bu, manşet görseli olarak kullandığım ve sanatsal bir eser gibi görünen COVID-19 salgını ile başlayan “Corona Karantina Günleri”, dünyalılar olarak çoluk-çocuk hepimizin üzerinden silindir gibi geçti desek yeridir…

Öncelikle salgında hayatını kaybedenlere tüm kalbimle rahmet, yakınlarına sabırlar, sağlık dilerim. Çok korkunç gerçekten. Bunca teknolojiye, gelişmişlik naralarına rağmen, 21. yy’da hala “salgın” nedeniyle can kaybetmek kabul edilebilir değil ama gerçeğimiz de bu maalesef… Bu paradoksun geleceğimizi karartmaması için Corona deneyiminden müthiş dersler çıkarmamız gerekiyor. Ve sanıyorum çıkarıyoruz da… Kendi listemi aşağıda paylaşacağım…

Devam etmeden tüm hastalara, tedavi olanlara şifa ve geçmiş olsun dileklerime, başta tüm sağlık çalışanlarına olmak üzere, karantina döneminde hayat akışımızı sürdüren, canla-başla ve risk altında çalışan bütün lojistik, servis, güvenlik, market, banka, devlet memuru, çiftçi, medya vb. mensuplarına minnettarlığımı da eklemek isterim. İyi ki varlar. Meğer ne kadar önemlilermiş. Böyle şeyler duyunca eminim kızıyor, kırgınlık hissediyorlardır. İçlerinden “biz hep bu işleri yapıyorduk da sizler farkında değildiniz!” diye düşünüyorlardır. Eh insanoğluyuz hepimiz!

Kaybetmeden değer anlama kanallarımız hasarlı biraz… Neyse ki Corona o kanalları epey zorladı ve açtı… Diye umuyorum…
Ve gelelim Corona’nın hayatıma etkilerinden bahsetmeye. Sizlerden çok farklı olmadığından eminim… Zaten bu dönemde gördük ki hepimiz bayağı birbirimize benzemişiz. Onca farklıyız iddialarımıza rağmen bir o kadar aynı tarzda ve tek düze yaşamlara sıkışmışız. Bu yüzden olsa gerek, karantina nedeniyle evlerde tıkılıp kalınca, dünyanın bugüne kadar gördüğü en olağanüstü durumlardan biri olan Küresel Karantinaya uyum sağlamamız çok zaman almadı.

Her uyumda bir kaos vardır…

Mecburen uyumlanmak zorunda kaldığımız karantina altındaki yuvamızda  

- İki LGS sınav adayı delikanlı (ergen deyince bozuluyorlar),

- Bir yetişkin-ergen eş,

- İki kedi, iki köpekten oluşan aile fertlerimiz ve

- Bahçemizde hiçbir şeyden habersiz coşkuyla baharı kucaklamaya hazırlanan çiçeklerimizle

7/24 burun buruna çalışmaya, eğitim almaya, birbirimize çarpmadan yaşamaya, hoşça vakit geçirmeyi de ihmal etmemeye, olanlardan ders çıkarmaya gayret etmek hepimiz için inanılmaz bir deneyim oldu. Ev içi kaosun dibini gördük diyebilirim. :)

İlk günler herkes evin farklı bölümlerini parselleyerek, kendine iş-okul-yaşam dengeli alan kurmaya çalıştı. Hepimiz home-office (ev-ofis) ya da home-school (ev-okul) moduna geçerek, anında okul ve iş için video-konferans uzmanı kesildik. Doğrusu epey de işe yaradı. Hemen hiçbir faaliyetimiz, dersimiz, toplantımız, hatta sosyal amaçlı görüşmemiz aksamadı. Bırakın aksamayı, normalden de fazla oldu. Tabii ki aile büyüklerimize, arkadaşlarımıza sarılmayı, aynı sofraları paylaşmayı çok özledik ama teknoloji sayesinde yaşam ritmimizden bütün bütün kopmadığımız için durum bir hayli katlanılabilir hale geldi.

Bu yazıyı yazdığım sırada halen ev karantinasındayız. Evden çalışıyoruz. Çocuklar da evden eğitim alıyorlar. Eşimin işinin sadece paket servis kısmı aktif, o da çok sınırlı ve kontrollü. Temizlikçilerimiz, ev yardımcılarımız da doğal olarak izinli. Yemek dâhil, ev işlerini maile hep beraber yapıyoruz. O konuda epey paylaşımcı ve tarafımdan iyi eğitilmiş bir erkek nüfusu ile yaşamanın avantajlarını kullanıyorum. Ama aramızda kalsın “İmdat kurtarın beni” moduna da girmiyor değilim. :)

Özetle durum bizde de sizdeki ile benzer dersem çok da abartmamış olurum diye düşünüyorum…


  COVID-19 Dönemine dair en çok iz bırakanlar, aldığım notlar ve yapılacaklar listem:

1.    Artık “ her şeyin başı sağlık” lafını daha anlamlı söylüyor ve uyguluyor olacağız. Beslenme, spor, hijyen açısından skorumuz hiç de fena değildi, ancak karantina günlerinde onca uzman dinledikten sonra daha da iyi olabilecek alanlar keşfettik. Uygulamaya başladık.

2. Dezavantajları da olmasına rağmen, sadece trafik azabına son vermesi nedeniyle bile, sanırım evden çalışmayı ve evden eğitimi bundan sonraki hayatımıza bir daha çıkarmamak üzere almış olduk. Hayat bundan sonra kesinlikle çok farklı olacak. 


3.   Karantinadan önce çocukların LGS, Üniversite vb hazırlıkları, gelecek planları, sınavları ve eğitimleri konusunda anormal hassas, çok takıntılı idim. Verimsiz geçen en ufak zamana tahammülüm yoktu. Dünyanın bu, ani fren yapmış gibi duruşuyla, “ sen plan yaparken tanrı yukarıdan güler” lafının doğruluğundan bir kez daha emin oldum. Bundan sonra daha relax yaşayacağım. “ Olduğu kadarla yetinmeli” hayat felsefesine geçiş yaptığım bile söylenebilir.  Zaten Kerem’in en büyük hedefi hala futbolcu olmak.


4.   Dünyamızın, daha doğrusu insanlığın, bunca gelişmişlik iddialarına rağmen bir virüs karşısındaki aczini görünce ve neredeyse Mars’ta yaşama geçişten sıradan bir şeymiş gibi bahsederken el yıkamayı öğrenme noktasına geri dönüşümüzü yaşamak, sadece bir takıntımın artarak devamına neden oldu. O da daha iyi bir geleceğin ancak “bilim ve teknoloji” ışığında yaratılabileceği gerçeği…

Korona sonrası, “Takıntı-Free” olmasına karar verdiğim hayatımda kalacak yegâne saplantı; bundan sonra her türlü kaynağımı (ne gerekiyorsa) çocuklarımın ve tüm gençlerin bu alanlarda gelişmesi, buluşlar yapması için daha da fazla tahsis etmek olacak. Bu konuyu o kadar hayati görüyorum, gerisini siz düşünün artık…

5.      Koronadan hemen önce, fikir annesi ve üç yıldır, gece-gündüz çalışarak, belki de en büyük destekçilerinden olduğum, büyük gurur duyduğum, hayattaki en severek yaptığım işlerden  biri olan BSH “ Geleceği Kodlayanlar -Makers of Tomorrow Projemiz”  kapsamında sponsoru olduğumuz “ T ekirdağ/Çerkezköy Halit Narın Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Elektrik-Elektronik Bölümü” öğrencilerinden oluşan BSH Maker Lab'da e ğ itimlerini tamamlayan FRC (First Robotic Competition) takımımız GOAT’ın FRC’de Çaylak Ödülünü (Rookie Award) kazanarak Amerika’ya gitmeye hak kazandı. Hayatımda beni en çok mutlu eden proje ve ödül bu oldu. Çocuklarımızı, öretmenlerimizi ve BSH mentorlerimizi gönülden tebrik ediyorum.  Ödül videosunu buradan izleyebilirsiniz.

6.   Bu projemiz o kadar başarılı oldu ki Korona günlerinde “BSH Geleceği Kodlayanlar – Siz de Yapın” projesini ve eğitimlerini-deneylerini tamamen online’a taşıyarak çok daha fazla çocuğumuza deney kiti dağıtmak üzere çalışmalarımıza son hızla devam ettik. Bunu daha sonra detayları ile paylaşacacak, hatta link vereceğim. :)

7.   Korona günlerinin karamsarlığını, sıkıntısını aşmamıza yardımcı olan bir başka gelişme de ne yapsak haklarını ödeyemeyeceğimiz kahraman sağlık çalışanlarımıza bir nebze olsun yardımcı olabilmek adına; 22 farklı şehrimizdeki 125 Hastaneye çamaşır, kurutma, çay ve kahve makinesi bağışlamamız oldu. Yardımlaşmak kadar insanın içini hafifleten bir şey yoktur herhalde. Tüm BSH ailemize, her birimize “iyi ki bu şirkette çalışıyorum, iyi ki bu takımın bir parçasıyım” dedirten onlarca geri dönüş, teşekkür aldık ve dünyalar bizim oldu.

Bunun yanı sıra BSH Grubu’nun dünya çapındaki en büyük üretim merkezi ve en önemli üç Ar-Ge merkezinden biri olan Çerkezköy Üretim Tesisleri’mizde, sağlık çalışanlarına ulaştırmak üzere, günde 5 bin adet yüz siperi üretiyoruz (cerkezkoyhaber.com.tr)

Sağlık çalışanlarımıza çok ama çok minnettarız…

Daha yazacak o kadar çok konu, olay, duygu birikti ki…  En iyisi burada keseyim. Sonra yine anlatırım…

Sağlıklı ve online kalın. Lütfen soru, yorum, katkı yapın, varsa yazılarınız paylaşın. Bekliyorum…

Beni buralarda yalnız bırakmayın. Mesajlarınızı heyecanla bekliyorum!

Korona dönemi en kısa zamanda geride kalsın, Türkiye’miz kodlama, matematik, fen bilen çocuk ve gençlerle dolsun. :)


Burçin Girit 

BSH Türkiye, Ortadoğu, Afrika ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesi’nden Sorumlu Kurumsal İletişim Direktörü