Geçtiğimiz günlerde buradan izleyebileceğiniz bir videodan çok etkilendim. Video, 1960 ile 2017 yılları arasında yani 57 yıllık bir zaman diliminde Dünyanın En Büyük 10 Ekonomisine sahip Ülkeler Sıralamasının nasıl değiştiğini başarılı bir animasyonla 3 dakikada anlatıyor.

ABD’nin tepeyi hiç bırakmadığı animasyonda üst sıralarda yer alanların daima “teknoloji, ilim, bilim, mühendislik, özellikle yazılım” odaklı ülkeler oldukları çok net görülüyor. Bu alanlara yatırımlarını arttıranların yıllar içinde sıralamayı nasıl sarsıcı bir biçimde değiştirdiği apaçık belli oluyor.

Birçok ekonomik uzgörü raporuna göre bundan 50 yıl sonra Çin, dünya liderliğini ABD’den kapacak. Hindistan’ın ilk beşe yerleşeceğine ise kaçınılmaz gözüyle bakılıyor. Avrupa’dan sıralamada kalacak en güçlü aday olarak da kök hücrelerinde mühendislik, teknolojik üretim, tasarım genleri bulunan Almanya görünüyor.

Kısacası dünyanın geleceğini; kodlayabilenler, teknolojik üstünlüğü ele geçirenler şekillendirecek. 
Bu ise ancak ve ancak gelecek nesillere, yani tasarlanan geleceği gerçekleştirecek çocuklara, eğitime yatırım yaparak mümkün olabilecek. Nerden bakarsanız bakın, tüm yollar buraya çıkıyor…

Tam da bu nedenlerle, şahsım ve parçası olmaktan gurur duyduğum şirketim BSH olarak gençler ve çocuklarla ilgili projelere, eğitime her zaman destek vermeyi, katılmayı çok önemsiyor, önceliklendiriyoruz. 



Bu kapsamda, beni geçtiğimiz günlerde en çok heyecanlandıran faaliyetlerimizden biri 20 Kasım Dünya Çocuk Günü’nde, çocukların eğitim hakkı için Unicef’in “Go Blue” kampanyasına katılmamız oldu.

UNICEF, geçen sene aldığı bir kararla ‘Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin yıldönümü olan 20 Kasım Dünya Çocuk Günü’nü, çocukların ihtiyaçlarını duyurmak için herkesin seslerini yükselteceği küresel bir gün olarak belirledi.

20 Kasım’da dünyanın her yerinde, kurumsal, bireysel ya da resmi platformlarda aktivasyonlar planlanıyor. Kampanya teması olarak her yerin maviye boyanması hayal ediliyor.  Kampanyanın sloganı da “Her Çocuk İçin Eğitim” olarak konuya tüm dünyada yayılıyor. 

Biz de bu yıl, BSH Makers Lab’de kodlama eğitimi verdiğimiz çocuklarla birlikte Çerkezköy üretim tesislerimizdeki Ar-Ge merkezimize gittik. Orada mühendislerimizle bir gün geçirdik çok keyifli anlar yaşadık. Buradan videoyu izleyebilirsiniz ve lütfen izleyin zaten, etkileneceksiniz. :)  
Ayrıca çocuklarımız o gün Instagram story hesabımızı yönettiler ve içerikleriyle biz büyüklere parmak ısırttılar.  Faaliyetlerimizi, kullandığımız #BSH #BSHTurkiye  #DünyaÇocukGünü  #GoBlue#Unicef hashtag’lerimizden de takip edebilirsiniz.

Tüm bu projelerimizdeki en temel beklentimiz, hedefimiz; belki de pek çoğu geleceğin büyük mühendisleri, bilim insanları, mucitleri olma potansiyeli taşıyan çocuklarımızda merak, heves uyandırmak. İçlerindeki cevheri açığa çıkarmalarına yol açmak, bilim, teknoloji alanlarına yeni yıldızlar kazandıracak çabalara katkı sağlamak…

Eminim sizler de duydunuz! Gençlik ve Spor Bakanlığı 2019 yılını "Gönüllülük Yılı" ilan etti.
Bu aslında hepimize dikkat çekmek, özellikle çocukların, gençlerin teknoloji, kodlama eğitimlerine katkı vermek için ne güzel bir fırsat. En iyi şekilde değerlendirelim… 2019’u bu alanda seferberlik yılı yapalım…

Ev halleri özeti için ise verebileceğim iki büyük haber, iki heyecanlı gelişme varİlki radikal bir karar vererek okul değiştirmemiz oldu. Sebebi çocukların daha doğrusu delikanlıların  “sınava hazırlık” yaşlarına gelmiş olmaları. Maalesef henüz hiç birimizin kaçamadığı sınav sendromlu dönemi, Kerem ve Berke’nin hem disiplinli, bilinçli ve odaklı hem de hayattan, okuldan ve bilgiden soğumadan yaşaması için uygun ortam arayışlarımız bizi Pakkan Okulları ile buluşturdu.

Şehirden uzakta, yeşillikler ve orman içinde sakin, ekolojik ama faaliyetler, spor açısından da müthiş aktif bir okul olması çocuklarımın çok hoşuna gitti. Şimdilik işler yolunda görünüyor, bakalım sonuç ne olacak? Deli gibi ders çalışmak, hatta Fortnite kurdu olmak ve yanı sıra sporundan, bin türlü aktiviteden geri kalmamayı, üstelik hala mutlu ve haşarı olmayı başarmak gibi bir yolda altın madalyaya koşuyor benimkiler… Ben de onlarla beraber tabii :) Çocukların hayatı da benim hayatım da oldukça zor anlayacağınız…

Diğer haberim de Fortnite oyun çılgınlığının bize de ulaşması ile ilgili.Evinde ortaokul, lise çağında hatta üniversitede genç nesil temsilcisi olan ailelerin çoğu muhtemelen biliyor. Ben yine de kısaca bahsedeyim bu “Fortnite” nedir?

Efendim Fortnite genellikle tabletle oynanan, oyuncuların dört kişiye kadar takım kurup sayısız görev yaptığı, zengin ve heyecanlı içeriğe sahip bir online oyun. Amaç atanan çok değişik görevlerin zombi benzeri düşman yaratıklara karşı savaşılarak gerçekleştirilmesi. 

Oyunda her görevde rastgele oluşturulan haritalarda hem kaynak toplamak, hem görevin gerektirdiği yapıyı inşa etmek, hem de düşman dalgalarını püskürtmek gerekiyor. Her oyunda olduğu gibi bunda da puanlar, toplanan yıldızlar ve onlarla aktive olan oyunun esrarengiz özellikleri, sürprizleri ve bölümleri de var. Ve zaten işin heyecanını o havuçlar körüklüyor.  

İşte bu bahsi geçen oyun şu anda bizim evde de en önemli konu. Fortnite’la yatıp, Fortnite’la kalkıyoruz. Benimkilerin kendilerini oyuna aşırı kaptırdığı ve zaman zaman evde çıngar çıktığı da oluyor tabii. Fakat bir taraftan da memnunum çünkü aslında bu oyunlar bir anlamda, gelecekte onların yaşayacakları hayat konularının oyunlaştırılmış simülasyonu, ön provası. 

Oyunlar sayesinde daha geniş bakmayı, yedi milletten farklı kültürlerde, yapılarda insanlarla, geçinmeyi, takım olmayı ve mücadeleyi öğreniyorlar. Stratejik, seri düşünme, kritik karar verme, el-göz-duyma-hareket vb. motor becerileri, beyin-vücut-dış dünya senkronizasyonlarını ve dikkat katsayılarını yükseltiyorlar. Ama tek bir şartla;  tüm sorumluluklarını gerçekleştirdikten, ödevlerini, okumalarını vb. yaptıktan sonra. 

Kısacası diğer hayat faaliyetleri ile denge kurulduktan sonra ve kontrollü oynandığı sürece eşim de ben de bilgisayar oyunlarını son derece yararlı ve gerekli buluyoruz, hatta zaman zaman onlara katılıyoruz... (Bakınız; yukarıdaki fotoğraf :) ) 

Son olarak aşağıdaki video linklerini paylaşmak isterim…

Sevgili Birol Güven’in “Gelecek Geliyor” program dizisine ben de katıldım ve bakın neler anlattım? 

Kodlama Neden Gerekli? | Burçin Girit - Gelecek Geliyor 20.Bölüm

Girişimciliğin Sınırları Neler? | Burçin Girit - Gelecek Geliyor 42.Bölüm
Bir de Sevgili Cem Seymen ile CNN Türk’te “Başka Bir Dünya Mümkün” programına konuk oldum ve yine gençlerin kodlama eğitimi almasının önemi hakkında, farklı ülke örneklerini de irdeleyerek konuştuk. Bir göz atın bence.

https://mahrutibakis.com/cnn-turk-baska-bir-dunya-mumkun-cem-seymen-burcin-girit-sanem-oktar-29-temmuz-2018

Ve bir yazının daha sonuna geldik. Ben deneyimlerimi, düşüncelerimi sizlerle paylaşmaktan büyük keyif alıyorum, umarım siz de alıyorsunuzdur. 

Hoşça ve online kalın. Lütfen soru, yorum, katkı yapın, varsa yazılarınız paylaşın. Bekliyorum…

Beni buralarda yalnız bırakmayın. Mesajlarınızı heyecanla bekliyorum!


Yeni yılınız kutlu olsun, Türkiye’miz kodlama bilen çocuk ve gençlerle dolsun :)

Burçin Girit 

BSH Türkiye, Ortadoğu, Afrika ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesi’nden Sorumlu Kurumsal İletişim Direktör