Merhaba arkadaşlar. Herkese iyi yazlar...

En sevdiğim mevsim yaz... Yaşasın yaz geldiii!  Diye çığlıklar atasım var:) 

Yazın daha bir mutlu, heyecanı ve keyifli oluyorum. Yaz tatilleri de tabii ki bu mutluluğum da önemli rol oynuyor. Çünkü yaz demek, aynı zamanda ailecek seyahate çıkmak, farklı kültürlerden, yörelerden beslenmek, öğrenmek demek:) 

Bu sene yaz tatilimizde bizim  gençleri (Yavaş yavaş delikanlı oluyorlar. Yazılarımı okuyorlar. Yaramaz, haylaz vb. dememe bozuluyorlar) yine farklı yerlere götürdük. 

“Madem keyiflisin, yaz tatilinden bahsedeceksin, neden yukarıdaki başlığı attın? Diye soranlarınız varsa, sebebini hemen söyleyeyim;  Oralarda insana, çocuğa, doğaya verilen değeri çok ama çok KIS-KAN-DIM!” Sebep bu! 

Biliyorsunuz çalıştığım kurum BSH’de “Doğaya Saygılı Çevrebütün faaliyetlerimizi şekillendiren sürdürülebilir gelişim felsefemizin anahtarı... 

Başarımızı sürekli kılmak için yatırımlar yaparken çevremizi korumaya özen gösteriyor, hem üretim tesislerimiz hem de ürünlerimizdeki olası olumsuzlukları azaltmaya çok ama çok önem veriyoruz. 

Ve ana mesajımızı, ana hedeflerimizi kısaca “Sürdürebilirlik + İnovasyon + Enerji Verimliliği = BSH” diye özetliyoruz.

Tüm çalışmalarımızı “Sürdürülebilir Gelişim” ekseninde yürütüyor, doğaya, kaynaklarımıza saygı olmadan, bir geleceğimiz olamayacağını biliyoruz. 

Doğal olarak bir kurumsal iletişimci, insan ve anne olarak girdiğim her ortamda bu ana mesajlarımız çerçevesinde gözlemler yapıyorum.

Seyahatimiz süresincebir dikkatimi çeken şeyler oldu. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum...

İlk durağımız Los Angeles’ın 1-1,5 saat güneyinde bir sahil şehri olan Newport Beach idi.

Fotoğraflarda da gördüğünüz gibi yörede kilometrelerce kum ve deniz var. Sahile ilk gittiğimde onca uzun, geniş kumsalda bir tane bile çöp olmaması müthiş dikkatimi çekti. Şaka yapmıyorum, kilometrelerce uzunluktaki sahilde bir T A N E bile çöp yoktu! İnsanlar sahilde ve sahilin tam yanında sadece koşucular ve bisikletçiler için yapılmış yolda yalınayak koşuyor /yürüyorlardı. Ayaklarını kesebilecek herhangi bir cam parçası vb. yoktu. 

Bizim, hem de çok daha güzel olan sahillerimizi, parklarımızı düşününce içim buruldu. Eğitim sistemimizde, düşünce yapımızda bunlara daha çok yer açmamız gerektiğine olan inancım pekişti.

Uçsuz bucaksız temiz sahil ve tadını çıkaran, çıplak ayaklı gençler:) 
Şaşırtan, düşündüren levhalar…

Aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz levhalar beni gerçekten şaşırttı… Newport Beach’ten sonra Monterey diye tamamıyla balık ve balıkçılık üzerine kurulmuş bir yere gittik. Harika bir doğası, süper bir akvaryumu vardı.

Doğal güzellikleriyle büyüleyen ve birkaç cins fok balığının yaşadığı tek yer olan bölgede, önemli deniz canlıları/türleri olduğu için her şey koruma altında. 3 saatlik balina turlarına çıkılabiliyor. Fok balıkları kayaların üstünde bağırıyor, serbestçe oynuyor ve uyukluyor. Hayli etkileyiciydi ve çocuklar bayıldı:) Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz fok arkadaşlar Fisherman’s Wharf’un tam yanında takılıyorlardı ve insanlar kano ile yanlarından rahatça geçiyor ve yüzüyorlardı. Hatta az kalsın ben de bir tanesi ile burun buruna geliyordum:) 

Stanford Üniversitesi'nin araştırma yaptığı kendine ait bir alanın bile olduğu yörede, doğal hayat ciddi seviyede korunuyor. 
Kum tepeleri dahi restore ediliyor...

Gittiğimiz yerde deniz canlılarının yanı sıra “dune“ yani kum tepecikleri ve çok güzel bir yürüyüş yolu vardı. Aslında çölümsü, öylesine, topraklı bir alandı. Dikkat çekici hiç bir şey yoktu. Ama olay öyle değilmiş. Aşağıdaki levhayı görünce ne oluyor diye bir kez daha şaşırdım...

Meğer bu alanları restore ediyorlarmış ve oralar da koruma altında imiş... İnanabiliyor musunuz? Doğayı ve arazi bütünlüğünü korumak amacı ile bu çöl gibi kumlu alanı restore etmek için çok ciddi çalışmalar yapıyorlarmış.  

Sahil şeridine dair önemli bir diğer bilgi; sahilde ve yürüyüş yolunda sigara içilmesi de yasak...
Bunları düşünerek yürüyüşe devam ederken aşağıdaki levha/kutu ile karşılaştım. Köpeğini yürüten insanlara köpeklerinin dışkılarını toplayabilmeleri için çözünülebilir torbalar veriyorlar!.. Çok hoşuma gitti. Evlerinde hayvan besleyenlerin giderek çoğaldığı ülkemizde de benzer uygulamaların olması, yayılması ne güzel olur değil mi? 
Son şaşırtan, özendiren ve biraz da ıskandıran levhayı Monterey’in iyi sayılabilecek bir restoranında akşam yemeğimiz sırasında gördüm: 
Masamızdaki mini tabelada; "Limitli su kaynaklarımız nedeniyle sadece istediğinizde su servisi yapıyoruz, su isterseniz lütfen çağırın, getirelim" diyordu.

Bu da aferinlik bir uygulama olarak dikkatimi çekti. Sofralarımızda ziyan edilen, içilmeden bardaklarda kalan ve dökülen suları, yenmeden atılan ekmekleri, yemekleri vb. yi düşününce tasarruflu davranmanın hepimiz için, dünya için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırladım... Çocuklarıma gösterdim. 

KAYNAK VERİMLİLİĞİ:

Yazımın başımdan beri söylediğim gibi doğaya ve insan saygıdan çok etkilendim.  

Los Angeles’ta giderken birden önümdeki kamyonun arkasında; “Smile! you are behind an all-electric delivery truckGülümse tamamıyla elektrikli bir teslimat kamyonunun arkasındasın“ yazıyordu. Yine kıskandım:) Keşke biz de, tüm dünya olarak hem çok daha ucuz hem de çok daha temiz enerji kullanmamızı sağlayacak yenilenebilir enerji sistemlerine çabucak geçsek diye imrendim... 

Oralarda elektrikli araba meselesi epey yol almış durumda. Park yerlerinde elektrikli arabaların şarj edilebileceği noktalara birçok kez rastladım. İnsanların doğayı, bütçelerini korumak için gerçekten ciddi önlemler aldıklarını gözlemledim. 

Tam arkasında "gülümse" yazan kamyonu düşünürken, park yeri çıkışında aşağıda gördüğünüz güneş enerjisi ile çalışan park parası ödeme makinasını da görünce artık fotoğraf çekmemeye karar verdim:) 


Evet arkadaşlar, gezi izlenimlerimin bir kısmını taze taze sizlerle paylaşmaya çalıştım. Gezdiğim yerlerde insana, doğaya ve çocuklara verdikleri öneme, dikkate hayran kaldım. 

Gerçek anlamda sürdürülebilirlik için önce “doğaya, çevreye saygının” şart olduğunu bir kez daha fark ettim. Ana stratejisinin temelinde sürdürülebilirlik,  doğaya saygı olan BSH'de çalıştığım için bir kez daha kendimi mutlu, şanslı hissettim.  

Gerçek anlamda sürdürülebilirliği sağlamak için ise, tedarik zincirinden başlamak üzere tüm sosyal paydaşlar üzerinde bir değer zinciri yaratmayı başarmak gerekiyor. 

Yani sadece üretimde sürdürebilir olmak ya da sadece enerji verimli ürünler üretmek sizi sürdürülebilir bir şirket yapmıyor. Bunu kaliteden, araştırma ve geliştirmeye, üretimden, ürünlere ve insan kaynaklarına kadar her alanına yaymanız gerekiyor. 

Önceki yazılarımdan birinde bahsetmiştim; 

CSO’muz Rony Grunberg gençlere sosyal sorumlu liderlik üzerine yaptığı bir konuşmanın sonunda; 

- Gezegenimizi unutmayın, o çok yaralı, sürdürülebilirliğe önem verin. Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakalım” dedi. 

Sizlerden de bu konuları daha çok düşünmeyi, daha özenli olmak için gayretlerimizi çoğaltmamaızı rica ediyorum. 


Biz BSH olarak doğa için, sürdürülebilirlik için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, ve bunun için daima çalışacağız. Kurum olarak tüm önceliklerimizde bu var... 

Model olmalıyız...

Büyükler olarak görevimiz çocuklarımızın doğaya, insana saygılı bireyler olmalarını, sürdürülebilirliğin önemini anlamalarını, uygun davranışları sergilemelerini sağlamak... Onlara bunları öğretmek. Davranışlarımızla model olmak. Gelişmiş, refah içinde bir millet olmamızın yolu eğitimden, çocuklarımıza bunları öğretmekten geçiyor... Umarım yukarıda paylaştığım ufak ama çok önemli örnekler güzel ülkemizde de çoğalır.

Gezegenimize iyi bakmamız şart. Bunu hiç unutmayalım!..

Son olarak, yazımı siz sevgili takipçilerime çok teşekkür ederek bitirmek istiyorum.

100.000 kereden fazla okunmuşum. Sağ olun, var olun. Sizden gelen güzel yorumlar büyük motivasyon oluyor, enerji veriyor. Lütfen ilginizi eksik etmeyin:)

Evet, bu seferlik de benden bu kadar. Önümüzdeki yazımda biraz eğitim ve sürdürülebilirlikten bahsedeceğim. O zamana kadar...

Hoşça ve online kalın…

PS: Lütfen soru, yorum, katkı yapın, varsa yazılarınız paylaşın (konuk blogger ağırlayabilirim).

Beni buralarda yalnız bırakmayın :). Mesajlarınızı bekliyorum!

Burçin Girit
BSH Gelişen Pazarlar Bölgesi / Türkiye, Orta Doğu, Afrika, BDT, Hindistan ve ASEAN Ortadoğu Bölgesi’nden Sorumlu Kurumsal İletişim Direktörü