Animasyon filmlerinin yönetmeni Chuck Jones’un 1948 yılında Warner Bros. için tasarladığı Wile E. Coyote (kısaca Coyote olarak da bilinir, Kayodi diye okunur.) ve Road Runner, Looney Tunes ile Merrie Melodies çizgi dizilerinin karakterleridir. Günümüze kadar, büyük bir çoğunluğunun yaratıcılığını Chuck Jones’un üstlendiği 48 çizgi dizi ve film yayınlanmıştır. 

Coyote, Kuzey Amerika’ya özgü bir çakal türüdür ve Amerika’nın Arizona, New Mexico, Utah ve Colorado bölgelerinde yerleşik olan Navaho yerlilerinin hilebaz mitolojik tanrısıdır. Dizinin her bölümünde Coyote’yi, Road Runner’ın peşinde maceradan maceraya koşarken buluruz. Avını yakalamak için teferruatlı planlar yapar, absürt mekanizmalar geliştirir, sık sık fizik kurallarını yok sayarak uçurumlardan, garip araçlardan fırlar, kazalar geçirir, üstüne devasa şeyler düşer, komik tuhaflıklarla bezenmiş tehlikeli hâllere girip çıkar ama bir türlü ölmez. Road Runner da hep son dakikada paçayı kurtarır.  

Road Runner kaçar ve asla yakalanmaz, Coyote de onu yakalama merakından asla vazgeçmez. Coyote iflah olmaz bir açgözlü, her zaman ulaşamadıklarının ya da bitmek bilmez ihtiyaçlarının peşinde koşan; Road Runner ise asla yenilmeyen, her durumdan çıkmasını bilen karakterlerdir. İki karakterin bu kaçma kovalama macerası, aslında biz insanların bilinçaltının bir yansıması olabilir mi? Buraya tıklayarak çizgi filmin bir örneğini izlemenizi ve biraz düşünmenizi rica edeceğim.
Bir benzerlik yakaladığınızı tahmin ediyorum, hatta bundan eminim.  

ABD’nin bu ünlü çizgi film karakterleri, aslında 21. yüzyıl insanının ilişki ve davranış biçimlerinin abartma sanatının yardımıyla anlatılan bir tezahürü. Gözü doymaz, hırsı durmaz Coyote; atlattığı onca badireden hiç ders almaz, elindeki kaynakların bir gün tükenebileceğini hesaba katmadan Büyük Kanyon’un uçurumlarından düşer, duvarlara toslar, tepeden düşen koca bir kayanın büyüyen gölgesini izler, hatta bazen altında kalır ama Road Runner’ı alaşağı etme mücadelesinden asla vazgeçmez, katiyen akıllanmaz. Size de bir yerden tanıdık geldi mi? 

Ama dikkat! Coyote bir hayal kahramanıdır, kurgusal bir varlıktır. Hayatta kalması tamamen senaristin kalemine bağlıdır.  

Biz ise doğaya bağımlı, etten kemikten oluşmuş fanileriz ve doğaya saygı duymak zorundayız. Coyote’nin içtiği ölümsüzlük iksirinden içmediğimiz için ne doğa, ne de biz onun kadar can hakkına sahibiz. Ne yazık ki, adeta sınırsız yaşayabilirmişiz gibi kontrolsüzce ve şuursuzca doğanın haklarını ihlal ediyor, şartlarını zorluyor, havayı, suyu, toprağı barbarca katledip doğanın asıl sahiplerinin soyunu tüketiyoruz. Sınırlarımızı unutup çevreye saygımızı kaybettiğimiz için bırakın ölümsüz olmayı, tam tersine sürdürülebilir geleceğin önüne kalın setler çekiyor, evrensel yaşam süremizi kısaltıyoruz.  

Coyote en azından tek başına bir kuşun peşinde koşup duruyor. Oysa biz, yani insanlık, 8 milyara yaklaşmış kalabalık nüfusumuz ile dünya üzerinde düşüncesizce yeryüzüne ve birbirimize ciddi zararlar veriyor, ortalığı kırık dökük ve hasar içinde bırakıyoruz. Artık şunu anlamamız lazım: “Özgürlüğümüzün sınırları sorumsuzluğumuzla değil, doğanın ve diğer canlıların özgürlüğünün başladığı nokta ile belirlenir.''  

İnsanlık bu sınırları aştığı ölçüde, sınırların bittiği yerde kendisini bekleyen kayalara çarpıp uçurumlardan düşme tehlikesi içinde olacak. Ve bizim Coyote kadar “can hakkımız” olmadığı için de doğayla birlikte zarar göreceğiz. Belki de yok ettiğimiz türler gibi yok olup gideceğiz.
Tam bu noktada BSH’nin sürdürülebilirlik için yaptığı çalışmalar aklıma geliyor ve geleceğe umutla bakıyorum.  

Zira BSH; tüm faaliyetlerinde çevre, doğa ve insanlık için her geçen gün daha da ciddileşen tehlikeleri bertaraf edecek prensipleri hiç taviz vermeden uyguluyor. Beyaz eşya sektörünün çevreci kaynak kullanım standartlarını belirleme konusunda lider olan BSH, piyasaya sunduğu ev aletleri ile tüketicilerin yaşam kalitelerine değer katıyor, zaman tasarrufundan ve kaliteli bir hayattan ötesini, sürdürülebilir bir geleceğin mümkün olduğunu vaat ediyor. Üstelik bu vaatleri sözde bırakmayıp düzenli olarak kamuoyu ve paydaşlarıyla somut bilgiler, raporlar paylaşıyor.  

Örneğin yılın ilk aylarında gerçekleştirilen çevrim içi basın toplantılarımızın bültenlerinde stratejik sürdürülebilirlik çabalarının nasıl güçlendirildiği ve 2020 yılı sonu itibarıyla ulaşılan etkili sürdürülebilirlik seviyeleri verileriyle birlikte açıklanmış durumda.  

BSH; karbon ayak izini azaltmak için dünya çapındaki üretim, geliştirme ve yönetim merkezlerinde yenilenebilir enerji üretimini yaygınlaştırıyor, çevre dostu elektrik kullanıyor, fabrikalar ve diğer binalardaki enerji verimliliği önlemlerini genişletiyor. Karbon salınımından henüz kaçınamadığı süreçlerini ise iklim koruma projeleriyle telafi ediyor. 

Yine basın bültenlerimizden öğrendiğimiz üzere BSH, 2021 başında 10 GWh olan kendi üretimi yeşil enerji miktarını 2030 yılına kadar beş katına çıkarmayı hedefliyor. Sürdürülebilirlik hedeflerinden vazgeçmeyecek olan BSH, döngüsel ekonomi önlemleri çerçevesinde üretimden ambalajlamaya kadar tüm süreçlerini sürdürülebilirlik stratejisiyle uyumlu hâle getirmeye çalışıyor. BSH ailesi olarak bizler de kullandığımız tüm teknolojilerin sürdürülebilir iş modelleriyle yenilendiğinin, yenilenmeye devam edeceğinin ve döngüsel ekonomiyi güçlendirme hedeflerinin farkındayız. Bu konuları tamamen içselleştirmiş durumdayız.  

Bütün bunların yanında Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı ile iş birliği içinde olan BSH, sağlıklı yemek pişirme konusundaki uzmanlığı ile açlığın artık söz konusu olmadığı bir dünya için mücadele ediyor ve bu projeye de katkılarını sunuyor. 

Tüm bu çalışmaların ışığında, hem bu yapının bir parçası olmanın hem de geleceğe dair güven inşa etmenin verdiği huzur ile yarınlar için umudumuz artıyor. 

Bahsettiğimiz tüm bu konular için çok çalışıyoruz, zira Coyote gibi ölümsüz olmadığımızın ve doğa ile kovalamaca oynamanın herkesin zararına olacağının farkındayız.  

Yazımı bitirirken içimde kalan şu soruyu sormadan edemeyeceğim: “Hey Coyote! Can hakkının bir sonu olsaydı hâlâ Road Runner’ın peşinden umarsızca koşar mıydın?” 

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sağlıklı günler diliyorum. 

Zeynep Bircan  
Siemens Türkiye Satış Destek Sorumlusu