Merhaba,
Öncelikle yazımın başlığına değinmek isterim ki bundan sonra yazacaklarımın hangi çerçevede ilerleyeceğini göstermek adına sizlere bir ipucu olsun.
Belki de çoğumuzun uzunca bir süre cümle kurarken bile kullanmadığı "pandemi" kelimesi hayatımıza gireli tam 14 ay oldu… Ve hayatımıza öyle bir yerleşti ki, başköşeye oturdu hiç utanmadan. Etkisi gelecek dönemlerde azalacak olsa da bıraktığı izler uzun yıllar kalıcı olacağa benziyor.
Ve tabii ki "pandemi" ile yeniden keşfettiğimiz evlerimiz de ön plana çıktı. Evlerimizde gerçekleştirdiğimiz aktiviteler, davranışlarımız, muhabbetlerimiz… Hepsi nasıl da değişti değil mi? Eminim birçoğumuz bundan 14 ay önce evimizde neler yapıyorduk hatırlamıyoruz.
İşte tam da bu dönemde evimizin bizim için ne ifade ettiğini, gözlerimizin önünde nasıl bir yapıya dönüştüğünü anlayabilmek adına, Bosch Ev Aletleri markamız ile “Pandeminin Türkiye’de Günlük Hayata ve Ev Yaşamına Etkileri" üzerine bir araştırma gerçekleştirdik. Araştırmamızın bulgularından bazılarında kendinizi göreceğinizden, "Evet, bak bu aynı benim!" diyeceğinizden eminim. Araştırma bulgularını okuduktan sonra, evinizin dört tarafı duvarlarla çevrili ve çatısı olan bir yapıdan ibaret olmadığını bir kez daha anlayacaksınız. Yaptığımız araştırmada oranlar ve veriler de mevcut ancak verilerle akıl karıştırmaktan ziyade durumu bir hikâye ve genelleme tadında aktarmak istiyorum.
İlk başta ne oluyor, ne bitiyor anlamadık ve derken korkmaya başladık. Çünkü bu daha önce karşılaştığımız bir durum değildi. Üç ay, altı ay derken bu sürecin sona ermediğini ve bir süre daha eremeyeceğini anladık. Başlangıçta evlerde olmak, ailemizle bir arada olmak iyi hissettirdi aslında. Peki, ya sonra?
Evde olmaktan, kafese kapatılmış gibi hissetmekten ve kendimize ait özel bir alan bulamamaktan yakınır olduk. Öyle bir hâl aldı ki bu durum, evimizde yalnız kalabildiğimiz tek yer tuvalet oldu.
• TV izleme süremiz ve sosyal medyada geçirdiğimiz süre arttı.
• Çocukların eğitimi konusunda ise ebeveynler olarak çocuklarımızın online dersleriyle yeni bir diploma daha almaya hak kazandık.
• Zihin sağlığımız bir yana bedensel sağlığımıza odaklanmak istedik. Kimimiz bunu TV programlarından kimimiz ise internetten bulduğu yöntemlerle denedi. Ne kadar başarılı olabildik? Orasını sorgulamayalım. :)
• Hijyen mi? O da ne? Hijyeni en iyi biz biliriz elbette. Kimse bize hijyen dersi vermeye kalkmasın. :) Biz değil miyiz ilk günlerde eve gelen poşetleri bile çamaşır suyu ile yıkayan ama günler geçtikçe, sanki virüsün çaresini bulmuş gibi, alışkanlık safhasına girip özenini korumaktan vazgeçen.
• Marketlere gitmeye dahi korkar hâle geldik. Bakkal amcalarımız yetişti imdadımıza. Ne denli önemli olduklarını kötü günümüzde bir kez daha gösterdiler bize. Bu kötü dönem küçük esnafın değerini yüzümüze çarptı.
Peki evler, evlerimiz, onlar ne haldeler? Tamamen sığınak hâline geldiler bizim için. Çalışan ve öğrenci kesim için belki de otel gibi kullanılan evler, yaşam alanına dönüşüverdi bir anda. Dışarıyla kopan ilişkimizi evde aile bireylerimizle oluşturduk tekrardan. Evlerimiz ofis, çocuklarımız için oyun parkı, spor salonu, sinema ve birçok yeni rolü üstlendi bizim için.
• Eşyalarımız da gündemimize girdi. Eskiyen, bozulan eşyalar değiştirildi. Çekmece içleri boşaltıldı. En çok salonumuzda ve mutfağımızda değişiklikler yaptık. Neden mi? Bu alanlar en çok vakit geçirdiğimiz yerler oldu. Yemek yemek, toplantı yapmak gibi faaliyetlerimiz için hep bu alanlardaydık. Salonda yaşar hâle geldik resmen. Kocaman hayatımızı salona sığdırabileceğimizi gördük.
• Beyaz eşyalarımız hayat kurtarıcımız oldu. Fırınlarımızda daha önce denemediğimiz tarifleri denemeye başladık. Kendi gurme programlarımızı oluşturduk evlerimizde.
• Küçük ev aletlerinin isimlerinin aksine hiç de küçük olmadıklarını gördük. O küçük boyları ile hayat kurtarıcı işler çıkardılar bizim için.
• Çamaşır ve bulaşık makinelerimizin dilleri olsa da konuşabilselerdi; bu dönemde ne kadar çok çalıştıklarını ve çalışmaya devam ettiklerini anlatırlardı eminim.
"Pandemi" sürecinde belki de özünde, özlemiş olduğumuz aile bağlarımızın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anladık.
Özetlemek gerekirse evlerimiz bir taraftan tıkıldığımız hapishaneler, diğer taraftan ise gerçek sığınaklar hâline geldi.
Birçok ihtiyaç ve sorumluluğumuz eve taşındığından, tüm bu faaliyetlerin duygusal çağrışımları da evlerimize yansıdı, yansımaya da devam ediyor. Burada bize düşen evimizi fanus ve kendimizi balık olarak görmek yerine, bu fanusu nasıl canlı bir okyanusa çevirebileceğimizin yollarını aramak.
Evinizde ailenizle birlikte geçireceğiniz önce sağlık, sonrasında mutluluk dolu günler dileğiyle…
Tayfun ŞENEL
BSH Türkiye Tüketici ve Pazar Araştırmaları Uzmanı
*Bosch Ev Aletleri markamız tarafından FutureBright’a Marketing Türkiye için yaptırılan ‘’Pandeminin Türkiye’de Günlük Hayata ve Ev Yaşamına Etkileri Araştırması" kaynak olarak alınmıştır.