Buna paralel bizler de farklı fabrikalardaki  tedarik zinciri departmanları olarak sinerjiyi artırmak ve kaynaklarımızı daha verimli kullanmak  için yan yana geldiğimizde öncelikle buralara nasıl geldiğimizi konuşmadan geleceği de şekillendirmenin eksik olabileceğini düşündük ve tüm fabrikaların tedarik zinciri çalışanlarının katılımıyla tedarik zinciri yönetimi semineri gerçekleştirmeye karar verdik. Bunun için iki değerli akademisyenimizi davet ettik seminerimize; Maltepe Üniversitesi Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Mehmet Tanyaş ve İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı Prof. Murat Erdal. Kendilerine ve katılımcılara bu vesileyle tekrar teşekkür ediyoruz değerli paylaşımları için. 

Seminerin satırbaşlarına gelecek olursak;

Seminere Prof. Mehmet Tanyaş ile başladık; tedarik zinciri yönetiminin evrimini anlattı Mehmet Bey. Nasıl bugünlere gelindiğinden., depolarda yapılan sayım olimpiyatlarından (bizler de bugünlerde başladık ) , lojistiğin mi tedarik zincirini yoksa tedarik zincirinin mi lojistiği dövdüğünden bahsetti. Ve şu konuda uzlaştık ki bir tedarik zinciri en az üç lojistikten oluşuyor; girdi, üretim ve sevkiyat. Ve mümkün olan her noktada da stokun ve sürelerin düşürülmesi gerekiyor. Ancak bu sayede maliyetlerimizi minimize edebiliyoruz, ve bu sayede rekabet avantajı sağlayabiliyoruz. Her organizasyonun gayesi minimum maliyetlerle maksimum müşteri memnuniyetini sağlamak en nihayetinde. 


Çarpıcı konulardan biri  tedarik zinciri yönetiminin kategorik olmasıydı, yani her bir ürün grubu ayrı değerlendirilip yönetilmesi gerektiğiydi. Örneğin, bir şişe sütün tedarik zinciri ile bir ekmeğin tedarik zincirini aynı kefeye koyamıyoruz. Diğer bir bakış açısı da  bir ürün grubunu ele aldığımızda tedarik zinciri seviyelerinde  birinci dereceye inince yine başka bir tedarik zincirinin başlamasıydı. Yine, ekmeğin hikayesine bakacak olursak fırından tarlaya kadar giden zincir başka kanaldan kasalara ve çuvalların tedarik zincirine  kadar uzanıyor, en nihayetinde ve bir şekilde doğayla buluşuyoruz. Mehmet Bey’in verdiği farklı uygulama örneklerinden biri  hızlı moda öncüsü Zara’nın ne üreteceğine mağaza yöneticisinin karar vermesiydi. Hız onlar için en önemli iki kriterden biri ve bunu çekme prensibi ile sağlıyorlar. Bir mağazanın  yöneticisi üretilecek ürünlere direkt olarak karar verebiliyor tüketim hızına bağlı olarak. Mcdonalds’ta ise tedarik zinciri yönetimi bir hizmet ve  tamamen başka bir firma üzerinden satın alınıyor. Bu yapı tedarik zinciri yönetiminin geçeceği boyutla ilgili çok önemli ipuçlarını barındırıyor.

Genel anlamda geleceği planlarken şirketlerin en sıklıkla karşılaştığı sorun topu başka yere atmaya alışmış geleneksel yönetim anlayışından daha bütünsel bakan ve bakmaya zorlayan tedarik zinciri yönetimi anlayışına geçiş. Bunu yaparken karmaşıklığı azaltıp organizasyonlarını güncelleyen şirketler daha fazla ön plana çıkacak. 

İkinci olarak Murat Erdal’ın konuşmasıyla seminere devam edildi. Murat Bey tedarik zinciri yönetiminde özellikle satınalma ve tedarikçi ilişkileri yönetimine çok fazla mesai harcamış bir akademisyen ve bizlerle bu konularla ilgili değerli görüşlerini paylaştı. Ayrıca liderlik ettiği Trakya bölgesi Lojistik Master Planı’nın detayları hakkında bilgi verdi. Bu master plan çerçevesinde , Asyaport projesinden, demiryollarının özelleşmesiyle birlikte kalitesinin ve kullanılma oranının artması gerektiğini vurguladı


Tedarikçi yönetiminde ise kalitenin ve standartların öneminin altını çizerek devam etti Murat Bey. Ve aslında tedarik zincirini ve tedarikçi ilişkilerini organizasyonların pazarlama oryantasyonu belirlemektedir. Pazarlama oryantasyonu da temelde ya maliyet minimizasyonuna odaklanıyor ya da ürün farklılaşmasına. Maliyetler devreye girdiğinde ise tedarikçilerden gelen hammaddelerin kalitesinin standartları zorlanmaya başlıyor. Ve Murat Bey’in konuyla ilgili çarpıcı yorumlarından biri de ‘’Şayet Pazar lideri zam yapmaz ise siz de yapamazsınız’’ oldu. Bu entegrasyonu yönetmek için de bundan sonraki süreçte tedarikçilerle uyum, tedarikçi süreçlerine daha fazla dahil olma ve doğal olarak tedarikçilerin geliştirilmesi konuları daha fazla gündemimizi meşgul ediyor olacak.

Bu seminerin de içeriğini göz önünde bulundurarak yorumlarıma gelecek olursak; diğer blog yazılarımda sıklıkla üzerinden durduğum konu belirsizliğin ve değişkenliğin nasıl yönetildiği şirketlerin en önemli gündemi olmalı. Çünkü bundan sonra her şey daha hızlı, daha ucuz ve daha iyi olmak zorunda. Bu değişkenliği yönetmek için de şirketlerin en önemli değerlerinden olan çalışan çeşitliliğini gözden geçirmekte fayda var.  Zira yazının başında da belirttiğim gibi, BSH Çerkezköy; altı fabrikası, neredeyse tün kıtalardaki tedarikçileri, lojistik depoları, demiryolunun kampüse entegrasyonu, yenilikçi mikrolojistik uygulamalarıyla  tedarik zinciri yönetiminin birçok enstrümanını bünyesinde barındırarak çeşitliliği üst düzeye çıkarıyor. BSH bünyesinde veya BSH dışındaki her kademeden arkadaşımı da bu yapıyı daha yakından tanımaya ve hatta bu yapının parçası olmaya davet ediyorum. Bir sonra ki yılın tedarik zinciri seminerinde görüşmek üzere...

Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.