500’e yakın, kalabalık bir üniversite öğrencisi kitlesine “Fütüristler Derneği İnsan 2030” Raporu’ndan, gelecek ve gelecekteki işlerden, henüz olmayan ama olması muhtemel mesleklerden bahsettim. Kendilerine daha iyi bir gelecek planlayabilmeleri için gençlere birkaç tüyo vermeye, sohbetlerle onları hissetmeye çalıştım. Takip eden satırlarda bunlara dair kısa bir özet bulacaksınız.
Fütürizm; yükselen trend…
Hem işimde, hem özel hayatımda “gelecek” en fazla odaklandığım, odaklanmam gereken konuların başında geliyor. Çünkü Hem Bölgesel Kurumsal İletişim Müdürlüğünü yapmakta olduğum BSH’de en önemli önceliğimiz “beyaz eşya sektörünün geleceğini şekillendirmek.” Hem de bir anne olarak çocuklarımı geleceğe en iyi şekilde hazırlayabilmek en öncelikli görevlerim.
Aslında kendime baktığımda taşıdığım sorumluluklar nedeniyle vazife icabı olmasa da kişisel özelliklerimin, eğilimlerimin geçmişten çok geleceğe dönük bir yapısı olduğun fark ediyorum. Gelecekle ilgili konular, inovasyon, teknoloji, kültürel ve sosylolojik analizler kendimi bildim bileli beri beni daha fazla cezbediyor. Bu nedenle olmalı ki en önemli iş deneyimlerimden birini, çok severek çalıştığım, dünyanın ilk “Fütürist” ünvanlı çalışanını istihdam eden şirketlerinden Intel’de yaşamıştım.
Fütüristler Derneği İnsan 2030" Kitabı/Raporu
Toplumun her bireyini ve her kurumunu gelecekten, değişimin hızından, belirsizliklerden ve bu belirsizliğin ortaya çıkardığı fırsatlardan haberdar etmeyi amaçlayan ve kitap halinde öğrencilere dağıtılan “İnsan 2030" raporu beş ana bölümden oluşuyor;
Birinci bölüm, Türkiye’yi de etkileyecek küresel ve bölgesel eğilimleri içeriyor. Bu trendler ‘Toplum ve Kültür’, ‘Bilim ve Teknoloji’, ‘Enerji’, ‘Çevre ve Ekonomi’ ve ‘Jeo-politik ve Güvenlik’ başlıkları altında değerlendiriliyor. Raporda, demografik değişimden şehirleşmeye, bilgi ve iletişim teknolojilerinden enerji verimliliği ve güvenliğine, iklim değişikliğinden siber tehditlere kadar birçok konuya değiniliyor.
Raporun ikinci, üçüncü ve dördüncü bölümleri sırası ile insanın sosyal yaşamını, doğal çevre ile etkileşimini ve iş yaşamını uzun dönemli bir bakış açısı ile inceliyor. Gelişen teknoloji, sosyal ve kültürel yaşam, değer yargıları ve ekonomik gelişmelerin bireysel ve toplumsal yaşam kalitesinde ve tarzında yol açtığı değişikliklerle 2030’lu yıllara doğru nasıl yol alındığı irdeleniyor.
Raporun beşinci ve son bölümünde ise 2030 yılındaki insan profillerinin yaşam kesitlerinden örnekler verilerek sentezler üretiliyor. Beş farklı insan profilinden yola çıkarak trend belirleyicilerin, politikacıların, bilim insanlarının, üreticilerin, tüketicilerin kısaca herkesin kendi beklentilerini ve bilgi birikimlerini de kullanarak yeni yaşam kesitleri tasarlamaları ve geleceği keşfettiği bu çalışmadan faydalanarak Türkiye için parlak bir gelecek oluşturmaları hedefleniyor.
Akdeniz Üniversitesi’nde İnsan 2030 Raporu’nun yanı sıra geleceğin mesleklerinden de söz ettim. Bazı örnekler verdim;
“Büyük Veri İşlemciliği, Vücut Parça Üreticisi, Nano-Doktor, Genetik Organizma Çiftçisi, İkinci Bahar Yöneticisi, Hafıza Artırma Cerrahı, Yeni Bilim Etik Danışmanı, Uzay Pilotu, Rehberi Ve Mimarı, Dikey Tarımcı, İklim Değişikliği Uzmanı, Karantina Yöneticisi, Bilgi Bankacısı, İklim Polisi, Sanal Avukat, Avatar Öğretmen Geliştiricisi, Alternatif Taşıt Tasarımcısı, Kişiselleştirme Uzmanı, Sanal Bilgi Düzenleyicisi, Zaman Yöneticisi, Sosyal Ağ / Medya Gönüllüleri, Kişisel Marka Yöneticilerici” gibi olası işlere dair açıklamalar yaptım.
Ve fark ettim ki gençler bu meslekleri çok ütopik buldular ve pek inanamadılar. Oysa onların aktif çalışma hayatında olacakları yıllarda muhtemelen bunlardan da çok farklı yepyeni alanlarda uzmanlaşıyor olacaklar. Elimden geldiğince bu konudaki farklılıklarını arttırmaya çalıştım. Çok da olumlu geri dönüşler aldım, gelecek için umutlarım, motivasyonum yükseldi. Hep diyorum; “ne varsa gençlerde var”.
Geleceği anlamaya çalışırken nesiller, Y’ler, Z’ler…
Nesiller konusunu düşünürken Fütüristler Derneği’nden sevgili arkadaşım Murat Şahin’in paylaşımlarında gördüğüm Dünya Fütüristler Birliği’nde yayınlanan bir yazıdan yararlanmak istiyorum. Makalede verilen araştırma linkine göre “2015'in ilk çeyreğinde Y jenerasyonu 53,5 milyona ulaşarak X jenerasyonunu geride bıraktı ve iş hayatındaki en büyük gurup haline geldi”.
Daha öncekilere hiç benzemeyen bu neslin ulaştığı sayı ve temsil ettiği büyük ekonomik güç nedeniyle pazarlamacıların ve yöneticilerin yıllardır en önemli uğraşı "Y Jenerasyonu denen yeni nesli çözmeye çalışmak” oldu.
Henüz Y’lerle ilgili meseleler, kuşak çatışması konuları vb. hallolmamışken, onların hemen arkasından tamamen dijital yerliler olan, Millennials diye de adlandırılan 2000 sonrası doğan “Z” nesli sahneye çıkmaya başladı. Amerikan Nüfus Sayımı İdaresi “Z” Jenerasyonunda 80 milyona yakın kişinin yer alacağını tahmin ediyor. “Net Nesli, “Screenager-Ekran Nesli” gibi daha pek çok tanımlama karşımıza çıkıyor. Bu rakamın yaratacağı etkilerle ilgili beklentiler, varsayımlar, Y’leri dahi gölgede bırakıyor. Ve kanaatimce nesilleri bu şekilde, sadece birkaç başlık altında ayrıştırarak dünyayı, geleceği anlamaya çalışmak giderek zorlaşıyor. Örneğin; Y ve Z neslinin teknoloji dâhisi olması beklenirken, X’ler teknoloji düşmanı kategorisindedir diye kestirimler yapılıyor. Oysa teknolojiye adaptasyonda güçlük çeken gençlerin ya da çok hızlı dönüşüm geçiren ileri yaştakilerin sayısı da hızla artıyor… Kısacası nesilleri kategorize ederek bir yere varabileceğimizi pek sanmıyorum.
Benim konunun halli için yapabileceğim en rasyonel öneri her yaş grubunun ama özellikle yöneticilerin fütürist bakış açısını benimsemesi olacak. İçinde bulunduğumuz değişim çağında yenilik ve teknolojiden, çeşitlilik ve kültürel normlara kadar her şey dönüşüyorken, sadece kuşaklar arası farklılıklara odaklanmayı sağlıklı ve işlevsel bulmuyorum. Bir fütürist gibi düşünmekten kast ettiğim; sürekli öğrenme halinde olmak, yükselen trendleri ve konseptleri benimsemek ve ardından bunların tüm dünyada ve uzun vadedeki etkilerini düşünmek anlamına geliyor. Gerek kendi şirketinizde gerekse de dışarıda çalışırken değişime açık ve duyarlı olmayı ifade ediyor.
Fütürist bakış açısı sadece şu anda olanları değil, gelecekte neler olabileceğini, olması gerektiğini de düşünmek anlamına geliyor. Hararetle öneriyorum…
Teknoloji, Matematiksel Analiz ve Büyük Verinin Rolü
Ve son olarak şuna dikkat çekmek istiyorum; değişim, dönüşüm o kadar hızlı ki aslında genç nesiller de daha yaşlı insanlar da yeni iş ve yaşam koşullarına adapte olmaya çalışıyorlar. İşyerlerinin, iş yapış biçimlerinin sınırlarını zorlayan teknolojik gelişmelere göre kişisel evrimlerini gerçekleştirmeye çabalıyorlar, çünkü;
- Dünya çapında tahminen 1,3 milyar kişi uzaktan çalışıyor; bu artık çalışma ortamının bir ofis mekânından ibaret olmadığını gösteriyor.
- Büyük veri, pazarlama için bir altın madeni olmasının yanı sıra işe alım ve insan kaynaklarını dönüştürmeye hazırlanıyor.
Ve fütüristler teknolojik, sosyolojik, ekonomik, ekolojik, psikolojik analizlerin yanı sıra; matematiksel data analizleri de yaparak şirketleri başarıya götürecek yolları bulmaya çalışıyorlar.
Teknoloji ve kültür arasında bağlantı kuruyorlar. Sadece bir strateji uzmanı gibi değil, aynı zamanda bir sanatkâr gibi trendleri yorumlayıp, gelecek için vizyon inşa etmeye uğraşıyorlar.
Kısacası çalışmalarımıza fütürist bir bakış, yaklaşım getirmek, gelecek teorilerini mercek altına almaktan daha fazlasını ifade ediyor. Etmeli. Bunun için gelecekten korkmak ya da onu yok saymak yerine, meraklı olalım, çok okuyalım, yazalım, çizelim, öğrenelim, yaratalım, paylaşalım ve daha iyi bir gelecek için en iyi şekilde hazırlanalım diyerek yazımı noktalamak istiyorum.
Bir sonraki yazıma kadar hoşça ve online kalın. Lütfen soru, yorum, katkı yapın. Yazılarınız varsa paylaşın (konuk blogger ağırlayabilirim).
Kısacası beni buralarda yalnız bırakmayın:) Mesajlarınızı bekliyorum!..
Burçin Girit
BSH Gelişen Pazarlar Bölgesi / Türkiye, Orta Doğu, Afrika, BDT, Hindistan ve ASEAN Ortadoğu Bölgesi’nden Sorumlu Kurumsal İletişim Direktörü