Bütçe ve Finans Departmanı ile yolu kesişmiş olanlar çok iyi bilirler, genelde hareketli bir çalışma ortamı vardır ama bazen hareketli tarifinin de üstüne çıkan, yoğun tempolu dönemlerimiz olur… 

Tabi bu süreçte biz hem çalışır, hem öğrenir hem öğretir ama mutlaka ve mutlaka çok gelişiriz. Sadece teknik bilgi anlamında değil, insan ilişkileri, iletişim gibi konularda da çok büyük farkındalıklar yaşadığımız yoğun ama öğretici dönemlerdir bütçeleme zamanları. Nihayet başarılı bir etabı daha tamamladık ve zorlu bir görevi tamamlayınca duyulan huzur duygusu ile blog yazabiliyorum. Yeniden merhaba o haldeJ

Çöpleri ayrıştırmak, atık üretimini, plastik kullanımını azaltmak zorundayız…

Bir süredir Sürdürülebilirlik üzerine çeşitli kaynaklardan okumalar yapıyorum. Sadece çevre konusu değil aynı zamanda sosyal, kültürel, ekonomik pek çok alanda karşımıza çıkıyor bu kavram. Aslında ‘’Sürdürülebilirlik’’ her an her yerde karşımızda… Çevrenize baktığınızda gördüğünüz binalarda, havadaki kokuda, yatağınızdan kalktığınızda dokunduğunuz elektrik ışığında, hafta sonu yaptığınız orman yürüyüşlerinde ve hatta öyle ki evde eşinizle, çocuğunuzla yaptığınız tartışmalarda bazen… Sosyal, kültürel ve ekonomik boyutları ile ilgili önümüzdeki günlerde detaylı yazılar paylaşmayı planlıyor olmakta birlikte, bugün bir kez daha çevresel konular üzerine yazmak istedim.

BSH Çerkezköy kampüsü, bünyesindeki üretim tesisi, yüksek kapasiteli bir malzeme ve bir ürün deposu olmanın yanı sıra yaklaşık 5500 çalışanı barındıran devasa bir yaşam merkezi. Oldukça geniş bir araziye yayılmış durumdayız. Hal böyle olunca, öğlen yemekleri için tüm çalışanlara hizmet veren merkezi yemekhanemize ulaşmak için her öğlen kısa bir yürüyüş yapıyoruz. Bu sırada çevreyi gözetleme şansımız ve bir kez daha ne kadar büyük bir organizasyona ait olduğumuzu hissetmemiz kaçınılmaz oluyor.

Yine böyle bir yürüyüş sırasında, merkez yemekhanenin önünde aşağıda göreceğiniz güzelliklere rastladımJ

Evet, BSH ev aletleri, dünyanın en büyük beyaz eşya üreticilerinden biri olarak aynı zamanda üretim tesisinde ve tüm iş yerlerinde elektrikli ve elektronik atık, plastik ve metal atık toplama noktaları ile geri dönüşüm için de büyük katkılar sağlamak konusunda çok ciddi çalışmalar yapıyor. Bu onlardan sadece ufak bir kesit.

Akdeniz’in bir “plastik denizi” olma riski hepimizi çok üzüyor değil mi?..

Plastik Raporu”na göre, Akdeniz’e en çok plastik Türkiye’den gidiyor. Böyle giderse 2050 yılında balık yerine denizden plastik tutacağız! Sanırım Akdeniz’in bir “plastik denizi” olma riski hepimizi çok üzüyor. Ancak “Plastik Kapanından Çıkış” için üzülmek yetmez. Mutlaka aksiyona geçmemiz, ufak ufak da olsa bir şeyler yapmamız lazım. Linkini verdiğim Plastik Raporu’nda aynı zamanda sorunun çözümü için uluslararası, ulusal, endüstriyel ve bireysel düzeyde neler yapılması gerektiğine dair bilgiler, öneriler de var. Lütfen okuyalım ve yayalım. Birimiz hepimizden güçlüyüz çok inandığım bir söz ve duruştur.

Küçük adımların büyük değişimler yaratacağını hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Sizler de bozulan küçük ev eşyalarınızı, alüminyum ve plastik atıklarınızı bizlere iletin, hep birlikte bu güzel dünyanın sürdürülebilir kalkınmasına büyük katkılar sağlayalım.


Cansu Öztaşkın

BSH Çerkezköy, Pişirici Grubu Fabrika Controlling Alan Yöneticisi