Umarım uzun bayram tatili aşkına gelip yeni viralimizi kaçırmamışsınızdır! Kaçıranlara bir iyilik yapayım mı? İşte size bu keyifli enstanteneleri izleme fırsatı   http://www.youtube.com/watch?v=8DY7JK7tP3E   . Tekrar herkesin gerek geçmiş Kurban Bayramı gerekse Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun…

Arayı çok açmamak yoğun gündemi kaçırmamak adına son derece önemli Dostlarım, çünkü konular aslında o kadar çok ki ve her şey o kadar hızlı olup bitiyor ki keşke günlük işler bu kadar vaktimi almasa da sizlere içimde biriktirdiğim bu duygu ve düşünceleri daha sık aktarabilsem, değil mi? Neyse vakit kaybetmeden son günlerde kişisel gündemimi meşgul eden konulardan birine girmek istiyorum…

Kendini sürekli geliştirmeye meraklı birisi olarak 25 Ekim’de Digital Age seminerine http://www.digitalage.com.tr/digital-age-summitte-digital-engagement-konusuldu/ katıldım. Açıkçası öğlene dek gördüklerim, “Bu kadar iş güç varken keşke katılmasaydım” dedirtti, amma velakin öğleden sonraki seansların hepsi birbirinden iyiydi ve günün muhasebesini yaptığımda bilançonun pozitif çıkmasını sağladı. Neydi bana bu duyguları veren paylaşayım?

1) Bir kere sunum becerisinin ne kadar etkili olduğunu Ve sunum buram buram marka koksa da bu konuda becerikli olan kişinin bunu çok da fazla göze sokmadan hissettirmeden kimseye rahatsızlık vermeden gerçekleştirebildiğini  gördüm.

Yüce Zerey’in
( Coca Cola İnteraktif Pazarlama Müdürü) bir sunumunu fırsat bulursanız iyi sunum becerileri edinmek adına yaşamanızı “En iyi öğüt, iyi bir örnektir!” gerçeğinden hareketle iletmem lazım!  

2) “Back to Basics”

Başlıklı  bu sunumun temel olarak verdiği bizim Profilo markasından farklı bir iletişim strateji değildi, belki o nedenle de kendime çok yakın buldum zaten. Kısacası yerel kültürü çözmenin yapılan işin başarısına etkisinin ne derece büyük olduğunu görmek açısından hem bilgilendirici aynı zamanda eğlendirici olması itibarıyla çok akıcı bir sunumdu!

Dönüp dolaşıp bir pazarlamacı olarak hep aynı noktaya geliyoruz: İyi işin başı ve sonu doğru içgörüler (insights= hedef kitleyi doğru anlamak)! Eee, doğru içgörüleri doğru hikayelerle buluşturmadan da olmuyor tabii ki… 

Ben Yüce Zerey’in belirttiği “1,9,90 prensibi” ne bayıldım!

Buna göre sosyal medyada yer alan kişilerin %1’i bütünü üretiyor, % 9’u bu üretileni paylaşıyor ve % 90’ı olan biteni sadece izliyor! Buradan bir pazarlamacı için ortaya çıkan dehşete düşüren gerçeklik ise şu: değerli pazarlamacı dostlar hedef kitlenin %10’una ulaşarak bütünü etkileyecek işler gerçekleştirebilirsiniz . Nasıl, heyecan verici değil mi? Sadece doğru % 1’i bularak bile çok etkileyici işler yapmanız m ümkün!  

3) Türk insanının ne kadar dijital medyayı/ sosyal medyayı 

Takip eden bir yapıda olduğunu Social Bakers’in CEO’su Jan Rezab’tan bir kez daha öğrenme fırsatı yakaladım. Social Bakers, dünyanın en büyük sosyal medya istatistikleri portallarından biri.

Rezab, şirketlerini ilk kurduklarında Türkiye’den sisteme erişim ve takip rakamlarını gördüklerinde inanamadıklarını söyledi. Öyle ki başta bunu hiç planlamamalarına ve hatta kendi deyimi ile aklının ucundan geçirmemelerine rağmen Türkiye’yi özel olarak takip etmek zorunda kalmışlar. Bu sayede beklenmedik bir ticari başarı da elde etmişler üstelik, çünkü Türkiye’yi de kapsadıkları izlenimi elde eden ve Türkiye’de de faaliyet gösteren global şirketler dijital ölçümleme işlerini onlara vermeye başlamışlar.

Ticari yaşantısında bu kadar önemli olan bir ülkeye ilk defa gelmekten duyduğu mutluluğu da anlata anlata bitiremedi, gerçi ilk defa geliyor olması bu durumda biraz ayıp fakat büyüklük biz de kalsın ! Arada siz de bu konudaki rakamları merak ediyorsanız www.socialbakers.com’ ı takip edin derim. Dolayısıyla seminerden ikinci kazanımım dijital işlerden vazgeçmememiz gerektiği gerçeği oldu!

Üstüne bir de sosyal medyaya angaje olan demin belirttiğim %1’i iyi bir içerik ve güzel bir hikaye ile yakalayabiliyorsanız büyüklerimizin bahsettiği “kaymaklı ekmek kadayıfı” olayı ile karşı karşıyasınız demek oluyor canlarım, çünkü ödediğiniz paranın karşılığı tam da bu noktada yatıyor. Sonrasında tabii ki her şey sizin için angaje olan bu kitleyi unutmamanıza, onları arada bir de olsa hatırlamanıza ve kendinizi onlara ara ara hatırlatmanıza, yani onlar üzerinde beklenti yaratmanıza ve bu beklentinin gereğini yerine getirmenize bağlı her şey!

Burada hassas bir denge var:

Ne çok ara verip unutturacaksınız, ne de çok sık bir şeyler yapıp bayacaksınız… Hadi bakalım, yeni çağın ilahi dengesini bir de üstüne farklılaşmaya çalışarak kurun kurabilirsiniz! Bu noktada bizden geçti, ama gençlere seslenmek istiyorum: Dostlarım, işsizlik falan hikaye! Kendinizi bu alanda geliştirirseniz yiyecek çok ekmeğiniz var demektir 

4) Evet, gelelim benim açımdan üçüncü önemli sunuma…

Bu sunumun kahramanı C.C.Chapman’di. İçerik yönetimin kurallarının kitabını yazmış adam, daha ne olsun? Bu kitabı Abraham Lincoln’un bir deyişi ile bağladı ya beni inanılmaz etkiledi. Şimdi Abraham Lincoln ne demiş diye merak ettiğinizden adım kadar eminim, daha fazla meraklanmayın… 
İçerik Kuralları:     

Evet, doğru içerik yönetimi için yapmanız gereken ilk dört saatte bu “Content Rules” adlı kitabı okumak doğal olarak ! Kalan iki saatinizde gönül rahatlığı ile okuduklarınızı uygulamaya geçebilirsiniz. Hani ben bu saat ölçeklerini şimdi mecazi olarak kullanıyorum belki ama, gelecekte yeni ve doğru işleri o kadar hızlı ortaya çıkarmamız gerekecek ki bu ölçekler başarı kıstası bile olabilir.

Uyarmadı demeyin! Kitabı almaktan ya da okumaktan üşenenlere birkaç tüyo vereyim ayıp etmeden, fazlasını merak eden bir zahmet kitabı okusun ve www.cc-chapman.com’u takip etsin:

  • Mutlaka dijitalde de bir hedefiniz olsun ve içeriğinizi o hedefe göre belirleyin
  • Anlık deneyimler yaşatın
  • İnsanların markanızla ilişki kurmasını sağlayın, daha fazla interaktif olun!
  • Sorduğunuz soruların mutlaka sonucunu bağlayın, açıkta bırakmayın ve bir şekilde markanızla ilişkilendirin
  • Yapabiliyorsanız, eğlendirin! (Burada parantez açıyorum dayanamayarak, biz Profilo olarak en azından eğlence kısmını  gayet iyi yapıyoruz bence! )

Bir de bu sunumun beni etkileyen kısmı ne biliyor musunuz? Teknoloji,   esasen dijital dünyada da öyle zanettiğimiz gibi mekanik bir şey değil! İnsanlar dijital dünyada da esasen gayet insani duyguların, paylaşımların ve dostlukların peşindeler.

Dijital dünya bu gözle değerlendirildiğinde bir çeşit yalnızlıktan kaçma, benzerlerini arama uğraşı.   Baktığınızda dijitalde daha yapabilecek çok şey var aslında insanın hayatını kolaylaştırmak, insanı sosyalleştirmek ve insana keyif vermek adına!

Gene sona geldik… Bazen ne yazacağım, nasıl yazacağım diyorum ve sonra bir bakıyorum ki hemen sona gelmişim. Sizden ayrılık bu noktada çok zor geliyor, çünkü içinde daha dökmek istediğim kelimeler bulunuyor… Gelecek sefere demekten başka bir şey gelmiyor elden!

Benimle online kalmaya devam edin,

Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu
Head of Regional Brand Management Bosch