Karşımızdaki kişiyi tanımak için sorabileceğimiz en yaygın sorulardan biriyle başlamak istiyorum bu yazıma: Favori mevsiminiz nedir? Kış, bazılarımızın en sevdiği mevsim olsa da sanırım ben yaz mevsimini tercih edenlerdenim. Kalın atkılar ve montlar, sıcak kahveler, kar yağışıyla tüm şehri kaplayan o bembeyaz örtü belki de sevenlerinin vazgeçilmezi ancak hava sıcaklığı giderek düşerken ve hastalıklar baş gösterirken hepimiz için yadsınamayacak bir yükümlülük de ortaya çıkıyor: Sağlığımıza dikkat etmek. Özellikle de etkileri hâlâ süren küresel bir pandemi geçirdikten sonra hiç kuşku yok ki pek çoğumuz en çok sağlığımızın kıymetini anladık. 

Çünkü hasta olunca temel ihtiyaçlarımızı bile yerine getirecek enerjiyi bulamıyor, hayattan yeterince keyif alamıyoruz. Yaşam kalitemizin düşüşüyle iş hayatımız da kaçınılmaz bir şekilde olumsuz etkileniyor. Bir konuda çoğumuzun hemfikir olacağını düşünüyorum: Hem fiziksel hem psikolojik sağlığımızı korumak hem de başarılı bir kariyeri sürdürmek kolay değil ve tek başımıza altından kalkabileceğimiz bir durum olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda en büyük desteği ise çalıştığımız kurumlardan bekliyoruz. Son yıllarda firmalar, çalışanlarının özellikle psikolojik sağlığına faydalı olabilecek aktiviteler ve politikalar geliştiriyor. Bizler de daha işin en başında, dâhil olmak istediğimiz şirketi seçerken hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımıza vereceği katkıyı değerlendirerek karar alıyoruz. Rahat bir çalışma ortamı, iş-yaşam dengesi, sağlıklı yaşamı teşvik edecek uygulamalar, farkındalığımızı ve motivasyonumuzu artıracak duyarlı şirket kültürü tercihlerimizi olumlu etkileyecek etkenler listesinin en başında geliyor. 

Dayanıklılık şart! 

Yakın zamanda BSH’de, krizlere karşı kişisel bir savunma sağlayacak ve tüm çalışanlarımızın sağlıklarını önceliklendiren yeni stratejiler geliştirdik. Küresel çapta, yaşam pratiklerimizde ve tüm iş süreçlerimizde köklü değişiklikler gerektiren Dayanıklılık (Resilience) yaklaşımını benimsedik.  
Bu yaklaşımı kısaca çalışanların zorlu görevlere, baskıya, dirence ve zamana karşı ruhsal sağlığını koruyabilmesi için geliştirilen yöntemler olarak özetleyebiliriz. Maruz kaldığımız bireysel ve sosyal zorluklara karşı direncimizle, sağlığımız arasında bir denge kurma amacıyla özümsediğimiz bu destekleyici yaklaşımla değişime daha kolay uyum sağlayıp krizleri fırsata çevirebiliyoruz. Biliyoruz ki gelecek için daha pozitif, daha sakin ve daha kendinden emin adımlar atmalı, ruhsal sağlığımızı dengede tutacak omurgayı, yani psikolojik dayanıklılığımızı daima öncelikli olarak korumalı ve yükseltmeliyiz.  

BSH Türkiye’de dayanıklılığımızı nasıl güçlendiriyoruz? 

Tüm çalışma alanlarımızda dayanıklılığımızı güçlendiren, ruh ve beden sağlığımıza iyi gelen uygulamalar gerçekleştiriyoruz. Şirket doktorlarımız düzenli muayenelerle sağlık durumumuzu takip ediyor, olası hastalıklara karşı önlem almamıza yardımcı oluyor.  

İş Sağlığı ve Güvenliği ilkemiz ışığında tüm çalışanlarımıza risksiz çalışma koşulları sunmaktan sorumluyuz. En verimli üretimin yolu öncelikle çalışma şartlarımızı iyileştirmekten geçiyor. Çerkezköy Fabrikalarımızdan peş peşe gelen kazasız saat haberleri de tüm bu iyileştirmelerin başarıyla sonuçlandığının bir kanıtı. Fabrikalarımız, alınan güvenlik önlemleri ve tam donanımlı ekipleriyle her geçen gün 1 milyon, 2 milyon ve 3 milyon saat kazasız çalışma rekorları kırıyor. Ekiplerimizle birlikte sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği başarılarımızı coşkuyla kutluyoruz. 
Günümüzde farkındalık ve meditasyon tekniklerinin faydaları da giderek daha çok görünürlük kazanıyor. Carnegie Mellon Üniversitesi’nde yüksek stres seviyelerine sahip 35 kadın ve erkekle yapılan bir araştırmada, farkındalık tekniklerini uygulayan katılımcıların beyninde stresi düzenleyen bölümlerin daha iyi çalıştığı gözlemlenmiş. Hepimiz çok yoğun ve stresli iş dönemleri geçirebiliyoruz ancak buradaki en önemli husus bu strese minik molalar verebilmek ve stresi yönetebilmek. Biz de BSH’de iş yerinde hep birlikte farkındalık tekniklerini uyguladığımız çevrim içi oturumlarla strese bi’mola veriyoruz. Yıl boyu süren oturumlarda ofis yogası yapabiliyor, dengeli beslenme üzerine bir söyleşiye katılabiliyor ve uzman psikologlardan iş-yaşam dengesini sağlama önerileri alabiliyoruz. Bunun yanı sıra sürekli öğrenme ve eğitim platformumuz We Learn’e kaydolarak psikolojik dayanıklılık, farkındalık ve stres yönetimi gibi kişisel gelişim eğitimlerini listemize ekleyebiliyoruz. 

Hayatın stresine karşı zihnimizle mücadele verirken bu sürece katkı sağlayacak vücut egzersizleri yapmayı da unutmuyoruz. SOKAK yani sosyal ve kültürel aktiviteler kulübümüz, BSH’deki tüm çalışanların katılımına açık birçok kulübü tek bir çatı altında topluyor. Yaşama aktif bir şekilde katılmamızı sağlayan SOKAK ile kilometreler süren bir İstanbul Maratonu’nda bitiş çizgisini göğüsleyebiliyor, yoga ve pilates derslerinde bedenimiz ve bağışıklığımızı güçlendirebiliyoruz. Hatta Longoz ormanlarında gerçekleştirdiğimiz bir doğa gezisiyle temiz havayı içimize çekerek daha enerjik ve zinde hissedebiliyoruz. SOKAK kulüplerimize hâlâ katılmadıysanız birçok macera ve deneyimi kaçırıyorsunuz, benden söylemesi. 🙂
Doğamız ve toplum üzerinde uzun vadeli pozitif etkiler bırakmak için işe çalışanlarımızın yaşam şartlarını iyileştirmekle başladık. Sürdürülebilir bir topluma doğru sağlam adımlarımızı attık, mutlu ve sağlıklı çalışanlarımızla her geçen gün değer kazanmaya ve üretmeye devam ediyoruz. BSH’de geliştirdiğimiz sağlıklı çalışan uygulamalarımızla sektördeki birçok kuruluşa ilham olmayı umuyoruz. 

Önce insan dediğimiz, birlikte gelişerek büyüdüğümüz nice sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle… 

Elif BİLGİN 
BSH Türkiye ve Gelişen Pazarlar Bölgesi Kurumsal İletişim Sorumlusu