Hepimizin hayatı, belirli bir akış hızında ilerler. Kimileri bu hayatı bir çita gibi hızlı yaşar, kimileri de kaplumbağa yavaşlığında. Velhasıl bunun tek bir doğrusu da yoktur.  

Bilim insanları bu farkı rezonans kavramıyla açıklıyor. Rezonans, fizikte bir sistemin bazı frekanslarda diğerlerine nazaran daha büyük şiddetlerde salınma eğilimidir. Bunlara da o sistemin rezonans frekansları adı verilir. Bu frekanslarda küçük kuvvetler bile çok büyük titreşimler üretebilir. Tıpkı bu sistemler gibi her birimiz farklı rezonanslarda hareket ediyoruz. Bazıları daha hızlı yaşadığında kendi rezonansını yakalar ve daha yüksek verim elde eder. Bazılarıysa daha düşük hızlarda daha verimli olduğunu görür. Öyle ki burada önemli olan hayatı yaşadığımız hız değil yaşadığımız hayattan ne anladığımız, onu ne kadar sorguladığımızdır.  

Bence hepimiz bu dünyaya burada öğrenmemiz gereken dersler olduğu için geldik. Ancak ne yazık ki pek çoğumuz bu hayattan ne anladığımızı veya ne anlamamız gerektiğini sorgulamıyoruz, yaşamın bize sunduğu mesajları göremeyebiliyoruz. Hayat bazen sürprizlerle doludur elbette ama geneline baktığımızda bize birçok mesaj gönderir. Bu mesajları okuyabilmek, özel bir yetenek ister: Soru sormak. Soru sormak hiç kolay değildir. İnsanın kendine soru sorması ise bilhassa zordur. Pek çoğumuz genellikle "Bu durum neden benim başıma geldi?" diye sorarız. Genellikle hayıflanır, suçu başkalarında arar ve yolumuza devam ederiz. Hâlbuki suçlu aramak esas mesajı kaçırmak demektir. Belki de asıl önemli olan "Başıma gelen bu durumdan nasıl bir ders çıkarmalıyım?" sorusudur. Tabii bunu söylemek kolay ancak içselleştirmek de bir o kadar zordur. Hele ki günlük hayatın hızında hayat gailesi ile pek zordur. 

İş ve yaşam dengesi arayışı 
Benim BSH ailesine katılmamdaki en büyük itici güç, kendi hayatımla ilgili sorular sormaya başlamam olmuştu. İnsan sormaktan korkmazsa eğer en doğru soruları en yalın haliyle kendisine yöneltebilir.  

Bütün bu hayat gailesi, gündelik yaşam koşuşturmacası ışığında kendime "Ben bu hayattan ne istiyorum, kariyerimde nereye ulaşmak istiyorum?" diye sorduğumda gördüm ki iş hayatım ve özel hayatım arasında bir denge yaratabilmeyi ve çalıştığım kurumun benim de gönül rahatlığıyla arkasında durabileceğim değerlere sahip olmasını arıyorum. Aslında, insanların hayatlarına doğrudan dokunmak istiyorum. Bu doğrultuda başladığım arayış beni BSH ile karşılaştırdı. Aradığım soruların cevabını BSH’de bulduğuma inanıyorum.  

BSH kurum kültürü, uzun yıllara dayanan ve nesilden nesle aktarılan sağlam kökler üzerine inşa edilmiştir. Sürdürülebilirlik, şeffaflık, bulunduğu ortamı bir ekosistem olarak ele alması sahip olduğu değerlerden yalnızca birkaçı. 

BSH; işinize dört kolla canı gönülden sarılabildiğiniz, çalışan ve yöneticilerinin çabaları sayesinde iş-özel hayat dengesini koruyan bir kurumdur. Öyle ki kurum kültürü bu konuda Türkiye’de parmakla gösterilebilecek bir konumda. 

BSH, son olarak –ve belki de en önemlisi– varoluş sebebi ve markalarının mottosu doğrultusunda insan hayatını kolaylaştırarak gündelik yaşantımıza değer katan bir ailedir. 

Uzun sözün kısası, tıpkı benim kendime sorular sormaktan korkmayarak doğru cevaplara ulaştığım gibi günün birinde sizlerin de kendinize o zor soruları yöneltmenizi ve hayatın bize sunduğu eşsiz mesajları görebilmenizi dilerim. 

Bir dahaki yazıda görüşmek dileğiyle... 

Kerem Can Germirligil 
Endirekt Satınalma Uzmanı