TED; “Technology/Entertainment/Desin – teknoloji/Eğlence/Tasarım” kelimelerinin baş harflerinden oluşan, “Ideas Worth Spreading – Yayılmaya Değer Fikirler” sloganlarıyla tanınan 20 dakika ile sınırlı ünlü konferanslar…
 
TEDx Reset olanları ise yerel organizasyonların TED lisansı ve ruhu ile düzenlediği formatlar. TED konferanslarını internetten çokça izleyip, epeyce esinlendiğimi belirtmeliyim. Herkese tavsiye ederim.

Hemen her konuda çok ufuk açıcı, sarsıcı, sorgulattıran bilgiler, fikirler kazanmak istiyorsanız haftada en az bir TED izlemenizi öneririm:). 

Bu yazımda TEDxReset 2014’de dinlediklerimi, yayılmaya değer bulduğum bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Başlamadan bu vesile ile BSH İnsan Kaynakları Yetenek Yönetimi’ne, bizlere böyle olanaklar sundukları, daha da önemlisi yönlendirdikleri için teşekkür etmek istiyorum.

Yetenek yönetimi BSH Türkiye için gerçekten çok önemli ve bunu şirketteki her adımda hissediyorsunuz. Çalışanların farklı alanlarda yetkinlik, yaratıcılık, beceri geliştirmesi için önemli çabalar sarf ediliyor, imkânlar sağlanıyor. 

Akvaryumun dışına göz atmak, bakış açımda yepyeni kanallar açtı! 



Konda Araştırma Şirketinin Genel Müdürü. Bekir Ağırdır harika konuşmasında dinleyicilerine, akvaryumun dışında neler olabileceğini göstermeye çalıştı, Hepimizin dünyayı içinde bulunduğumuz atmosfer, okuduğumuz, gezdiğimiz kadar, belirli sınırlar içinde tanıdığına, algıladığına ve değerlendirdiğine dikkat çekti.

Kabullenemediğimiz olay ve sonuçlar karşısında şaşkınlığa düşmemizi buna bağladı. Daha geniş düşünebilmek, bakabilmek için akvaryumun dışına çıkmamızın gerektiğine vurgu yaptı. Nefes almayı zorlaştırsa da bunu yapmamız konusunda bizi yüreklendirecek örnekler verdi.

Tamamen katılıyorum. Bireysel olarak dışımızdaki dünyayı tanımanın, anlamanın yolu, gerçekten bu gibi görünüyor. 

Data giyilebilir mi? 



Görsel İletişim Tasarımcısı Mahir Yavuz konuşmasındaData giyilebilir mi?” diye sordu ve bize bunun olabilirliğini ispatladı. Aylarca, yıllarca veri toplayıp, analiz edip; sonuçlarını bir kazak olarak giyebileceğimizden, bir heykele veya herhangi bir başka nesneye dönüştürebileceğimizden bahsetti.

O gün içimden “giyilebilir tabii, dijital kazak olabilir” demiştim, ancak Mahir Yavuz’un konuşmasını dinledikten sonra olayın daha çok farklı boyutlara ulaşabileceğini hayal etmeye başladım… 

Maskenin Ardında, Egonun Altında 



Performans Sanatçısı Rob Faust ise “Maskenin Ardında, Egonun Altında” başlığı ile nefis bir gösteri sergiledi. Hepimizin farklı ortamlarda farklı maskelerle dolaşmasını ve bunun olası etkilerini mizahi bir yorumla, eleştirel bir bakışla paylaştı.

Deyim yerinde ise kılıktan kılığa girdi, farklı bir sürü hale büründü ve değişik biçimlerde, kostümlerle sordu;  “Sizi mutlu eden hangisi? İstediğiniz maskeyi takmak mı? Hiç maskesiz, içinizden geleni olduğu gibi dışarıya yansıtmak mı? Hangisi? Diye sordu. Sormamız için bizi zorladı…Hala düşünüyorum desem?

Dünyayı değiştirmeye hemen başla!



Etkinlik aralarının birinde ünlü ‘Tanrılar Okulu’ kitabının yazarı Prof. Stefano D’anna ile tanışma fırsatı buldum. Konuşmasının vurgusu; “dünya için bir hayal kur ve değiştirmeye başla” idi. Çok iddialı bulmakla beraber, nasıl’ını dinlemeye ve tartışmaya değer diye düşünüyorum.

TEDx Reset 2014 de farklı müzik gruplarını da dinleme fırsatı buldum. En çok iz bırakanlardan biri Tahribad-ı İsyan-Sulukule Rap canlı performansı oldu. Olaylara karşı toplumsal tepki ancak müzikle bu kadar güzel ifade edilebilirdi! Bravo!. 

Sesleri görmek, tatları duymak!.. 

Müzik demişken, siz hiç duyduğunuz bir sesi gördünüz mü? Evet, doğru yazmışım, gördünüz mü? Teknoloji ve dijitalin gücü burada bir kez daha ortaya çıktı. İzlediğim o özel  gösteri, beş duyumuzla tanıdığımız hayatın duyularımızın hibritleşmesi ile daha farklı algılanabileceğini hayal ettirdi.

Örneğin, kokladığınız bir şeyin sesini duyabilir misiniz? Veya duyduğunuz bir şeyin tadını alabilir misiniz? Bu gösteriden sonra teknoloji sayesinde ilerleyen yıllarda tüm bunları yapabilecek, hayatı farklı şekillerde algılamamızı sağlayacak…

Bu görsel, zihinsel ve işitsel şölenin bende bıraktığı izlerden biri de; bir insanın hayatı daha fazla algılayıp tutunmasını sağlayan en önemli şeyin yenilik olduğunu tekrar fark etmem oldu. Yeni bir fikir, yeni bir ürün, yeni bir arkadaş, yeni bir yer…

Yenilikleri yaşamınıza yansıtıp, kendinizi geliştirdiğiniz ölçüde, artarak daha derin, daha anlamlı biçimlerde hissediyorsunuz hayatı. 



Yenilikçilik, paylaşımcılığı ve yaratıcılığı körüklüyor…

Yeniliğin en çok vurgulandığı tasarım içerikli konuşmalar; insanlar arasındaki uyumun artarak paylaşımcılığı körüklendiğini göstermesi açısından önemliydi.

İzlediğimiz örneklerde, gencecik insanlar yeni bir şeyler ortaya koymak ve paylaşmak için kurdukları tasarım atölyelerine, imkanı olan-olmayan herkesi davet ediyordu. Bunları izledikçe kesinlikle, geleceğe ve gençliğe inancınız artıyor, olumlu duygularınız yükseliyor.

Bu arada yanlış anlaşılmasın, ben de gencim. Benim genç derken asıl kast ettiğim ise düşüncelerin genç kalması. Yeniliğe açık olmak, daha fazla düşünmek, hayal etmek ve geleceği tasarlamak. 

Zaman geçip giderken, harekete geçmemiz gereken birçok an çıkıyor karşımıza. Bazen yeteri kadar cesur olamıyor, konfor alanımızı bozmak istemiyoruz.

Bazen de harekete geçmemiz gerektiğini göremiyoruz.
Yeniliklerin, değişikliklerin başkası tarafından yapılmasını bekliyoruz. Öylesi daha kolay geliyor. Çünkü değişimi başlatmak gelişimin en zor aşaması… Ancak emin olun ki en keyiflisi… 

Toparlayacak olursam, bana bu iki günün öğrettiği en önemli şeylerden, çıkarımlarından biri; “Harekete Geç! oldu. Bunun için motivasyona falan da ihtiyaç yok. Tek gereken şey; karar vermek!... 

Okuduğunuz, zamanınızı benimle paylaştığınız için teşekkür eder, yorum, soru, katkı, hatta konuk blogger olarak yazılarınızı beklerim:).

Arif Özgür SEZER
Arif-ozgur.sezer@bshg.com
twitter/@arifozgur_sezer
linkedin/arif özgür sezer