Geleceğin tedarik zinciri eğilimlerinden bahsettiğim konuşmamın akabinde birçok sektör profesyoneli ile de tanışma fırsatı buldum. Hatta akabinde, UTA Lojistik dergisinden yeşil tedarik zinciri ile ilgili bir de röportaj teklifi aldım. Hem UTA Lojistik dergisinde hem de www.lojistikhatti.com sitesinde yayınlanan röportajımı  blog vasıtasıyla sizlerle de paylaşmak istiyorum. İşte sorular ve yanıtlarım, değerli görüşlerinizi beklerim…



1)  
Lojistik firmaları neden yeşil olmalı? Siz ürünlerinizle lojistik sektörünün yeşil adımlarına nasıl destekliyorsunuz? Bu kapsamda sağladığınız yakıt tasarrufları, karbondioksit salınımında sağladığınız düşüşler vb. başlıklardaki çalışmalarınızı anlatır mısınız?

Şirketler yeni iş yapış biçimleriyle artık ‘’yeşil’’ e karşı saygıyı artırmayı hedefliyor. Aynı zamanda yatırımcılar ve tüketiciler arasında da  farkındalığın artması şirketlerin çevreye daha duyarlı olmasını zorunlu kılıyor. Lojistik ve tedarik zinciri de bütünsel anlamda bu kurguyu kucaklıyor. Yeşil lojistiğin temellerini atmış firmalar tedarik kaynağının ilk adımından nihai tüketim noktasına kadar, süreçlerin çevreye olan olumsuz etkilerini azaltmakta olup, hammaddelerin tekrar geri kazanımını sağlamaktadır. Bu da şirket ve marka değerini yükselterek, sürdürülebilirliği güvence altına alacak etkenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Benim burada bireysel olarak dikkat ettiğim, aynı zamanda hepimiz birer tüketiciyiz, şirketlerin bu konudaki samimiyeti ve sürekliliği. Zira sosyal sorumluluk projeleri kapsamında atılan adımların süreklilik arz edememesi en büyük tehditlerden biri. Değişen yönetimlerin de aynı bakış açısına sahip olmaları da önemli.

Yeşil lojistiğin odak noktasına daha da fazla oturmasını sağlayacak konulardan biri de yasalar ve düzenlemeler. Ülkeler arası fark gösterse de konuyla ilgili düzenlemeler ve yasaların yürürlüğe girmesinden önce şirketlerin yeşil tedarik zinciri temellerini atması, inisiyatif alarak kendilerini geleceğe hazırlamaları gerekmektedir. Aynı zamanda üretim ve lojistik tesislerinde süreç tasarımından ve/veya ürün geliştirme evrelerini tamamlamadan önce çevre faktörünün tüm bu sürecin bir parçası olduğunu kabul etmek, bunu düşünerek geleceği şekillendirmek de aslında birçok olumsuz etkiyi oluşmadan önleyeceğini düşünüyorum. Özüne baktığınızda firmalar farkında olmadan da olsa attıkları birçok adımla tedarik zincirlerinde yeşil olgusuna katkı sağlıyorlar. Bunların başında tesislerdeki verimlilik çalışmaları geliyor. Daha az girdi ile daha fazla çıktı almak bile başlı başına önemli bir faktör, kaynakların daha etkin kullanımını öngörüyor. Üretim ve tedarik zinciri süreçlerindeki istikrar ile hurdaların azaltılması da atık yönetimine olumlu katkı sağlıyor. Şirketimize gelecek olursak, BSH olarak yeşil tedarik zincirine katkıda bulunmaya çalıştığımız başlıklardan bazıları şunlar; Tüm tesislerimizde verimliliğin artırılması: Bu konu, depolarımızda kullanılan forklift sayısından fabrikalarımızdaki hammadde kullanımına kadar birçok konuyu içeriyor. Maliyet azaltma çalışmalarının aslına bakarsanız tamamının yeşil tedarik zincirine hizmet ettiğini söyleyebiliriz.

  • Tüm tesislerimizde verimliliğin artırılması: Bu konu, depolarımızda kullanılan forklift sayısından fabrikalarımızdaki hammadde kullanımına kadar birçok konuyu içeriyor. Maliyet azaltma çalışmalarının aslına bakarsanız tamamının yeşil tedarik zincirine hizmet ettiğini söyleyebiliriz.
  • Dönüşümlü ambalaj kullanımı: Malzeme sevkiyatlarımızı özellikle karton kolilerden ziyade dönüşümlü plastik kasalar, arabalar, sepetler vb. ekipman ile gerçekleştiriyoruz. Bu sayede karton koli kullanımını asgariye indirip ek olarak ciddi tasarruflar da elde ediyoruz.
  • Nakliye optimizasyonu: Temelde, doğaya verdiğimiz zararı hafifletmek için daha az hareket etmemiz gerekiyor. Bunun için de kaynaklarımızın üretim tesislerimize yakın olmasını, uzak olanların ise daha tasarruflu nakliye modlarıyla taşınmasını öngörüyoruz. 2000 yılında ürünlerin ithalat ve ihracatını tesislerimize kadar gelen demiryolu sağladıktan sonra 2012 yılında da ana hammadde kaynağı ülke olan Almanya’dan tedarik ettiğimiz malzemelerimizi tren yolu ile taşımaya başladık. Bunun için de soğutucu grubunun merkezi olan Giengen’deki toplama depomuzdan faydalanmaktayız. Burada Çerkezköy tesislerimizde bulunan altı fabrikamızın sinerjisi de çok büyük katkı sağlamaktadır.