Çiçeği burnunda bir Proje Öğrencisi ve Blogger olmanın heyecanı tabii ki var. Ancak burada yazıyor olmaktan hiç çekinmiyorum :).



Çünkü…

BSH öylesine samimi bir kurum ki burada kendimi kasmadan düşüncelerimi açıkça dile getirebileceğimi hissediyorum.

Ve biliyorum ki bu kurum benim geleceğime, değerlerime öğrenebilme yetkinliğime önem veriyor.
Bunu bana, ilk görüşmelerimizden beri iliklerime kadar hissettiriyor…

Nasıl?

İnternet üzerinden stajyerlik başvurularına bakarken görmüştüm. BSH’nin bir ilanı vardı ancak farklıydı. Diğer kurumlar sadece “stajyer” yazarken, BSH aradığı gençlere “Proje Öğrencileri” diye sesleniyordu…

Hemen ilgimi çekti. Daha önce böyle bir terim duymamıştım. Büyük bir merak ve heyecanla araştırdım. BSH’yi biliyorduk da Proje Öğrenciliği de neydi? 

Siz hiçbir şirketin İnsan Kaynakları ile kendi sahanızda görüşme yaptınız mı?..

Ben yaptım! 

BSH İnsan Kaynakları benimle, kendi üniversitemde, kendi amfimde, yani onlara göre deplasmanda görüştü...

Nerden bilebilirdim ki her gün derse girdiğim o amfi benim için aynı zamanda, adaylıktan iş arkadaşlığına kadar gidecek sürecin tohumlarının ekilmeye başlandığı yer olacak… 

Amfideki ilk görüşmede, samimi ve içten bir sohbetle, önce; “Proje Öğrenciliği” ne demek? Onu anlattılar. Sonra da bizleri Generation BSH Kariyer Verimliliği Buluşmasına davet ettiler, merakla katıldım. Her dakikası dolu dolu geçen hem öğretici hem çok eğlenceli, harika iki gün yaşadık.



İlk gün İnsan Kaynakları ekibinden şu soru yöneltildi; Niçin buradasın?

Aslında benim için cevap basitti. O yüzden hemen ortaya atladım; 

- Beni bu iki gün sonunda BSH’ye kabul etmesiniz de burada tanıştığım yaklaşık 50 civarında arkadaşımdan öğreneceklerim, edineceğim yaşanmışlıklar yeter de artar bile. Onun için buradayım. 

Dedim. Çünkü gerçekten de gruptaki her bir arkadaşımda çok farklı özellikler, zenginlikler vardı. Ve onlardan çok şey öğrenebilirdim. 

Anahtar Cümle > Burada Gelecek A+++

Generation BSH Kariyer Verimliliği Buluşmasında geçirdiğimiz o iki günde; farklı, uyarıcı, sihirli cümleler, kavramlar öğrendim. Bunlardan biri; “Burada Gelecek A +++” idi… 

Değişik bir söylemdi! 

Beyaz eşya firmasına yakışan bir slogandı ve altında çok derin anlamlar gizliydi…

BSH bu ifadesiyle, özgeçmişlerimizin değil,  özgeleceklerimizin ön plana çıktığı; geleceğimizi birlikte inşa etmeyi öneren bir niyet, yaklaşımı ifade ediyor, yaptığı her şeyle bunu yansıtıyor, “gel, geleceğin için birlikte gayret sarf edelim” diyordu. Gerçekten çok heyecan verici, etkileyiciydi… 

BSH bizleri; herkesin dilinde olan, ezbere söylenen, şablonik “kariyer yolculuğu” meselesini çoktan aşmış bir söylem, daha da önemlisi içi anlam dolu bir yaklaşımla sizi kucaklıyordu…

İroni…




Bence kariyer yolculuğu diye bir şey yok! Yol desek olabilir, ancak yolculuk; kariyerle ilgili yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızı tam ifade etmiyor. Çünkü yolculuk varış noktası belli olan bir eylemdir.

Oysa öğrenmenin, eğitimin, başarının sonu olamaz ki! Sürdürülebilir gelişme için sürekli öğrenmekten başka bir yol olabilir mi? O halde hep sürecek bir ilerlemeden bahsediyorsak, buna sonu belli olan bir ifade ile yolculuk diyemeyiz düşüncesindeyim. 

Tam burada, daima kulağımda küpe olan, ilkokuldaki Türkçe öğretmenimizin bir sözünü anmak isterim…

Sevgili öğretmenim derdi ki;

- Ben Türkçe bilmiyorum, sen de bilmeyeceksin, o da bilemeyecek! Çünkü dil bilinmez... İnsan aslında son nefesine kadar konuştuğu dili öğrenmeye çalışır.  O öğrenmenin sonu yoktur. Bu yüzden; “bildiğiniz diller?” sorusu benim gözümde hep hatalı soru olmuştur. O sorunun bildiğimiz değil; “konuşabildiğiniz diller? “ olması gerektiğini düşünürüm…  

Ne kadar doğru değil mi? 

Yani demem o ki aslında kariyerin de dil öğrenmenin de sonu olamaz, çünkü varış noktaları yoktur! Her ikisi de hep ve daima öğrenecek şeylerin olduğu kesintisiz süreçlerdir ve işte tam da bu yüzden iyi bir başlangıç yapmak, temelleri sağlam oluşturmak çok önemlidir. 

Bu anlamda staj; çok hayati bir ilk adımdır!.. Stajın en iyi sağlıklı hallerinden biri BSH Proje Öğrenciliğidir :).

Mayaling…




Başlığı Sn. Cem Yılmaz’dan aldığımı fark etmişsinizdir :). Mayalama kelimesini biraz deforme ederek karma, yeni bir terim türetmiş :).

Ben bu esprili ve deforme edilerek komikleştirilmiş kelimeyi şunun için kullanmak istedim; mayalama (fermantasyon) bazı ürünlerin en leziz hali ile ortaya çıkması için gerekli, hayati ve dönüştürücü bir etap.

Örneğin; iyi mayalanmış bir ekmek ya da pasta; hele bir de iyi pişerse enfes olur değil mi? İşte bence staj da bir insanın kariyer hayatının mayalanma aşamasıdır. Çalışmak, deneyim kazanmak da pişme süreci dersek, ortaya çıkacak olan ürüne iş hayatıdır. 

Mayalanma işleminin oluşması için uygun sıcaklıkta bir ortam gerekir. BSH’nin en iyi yaptığı şeylerden biri de bu. Bizlere mayalanmamız için uygun ortamı sağlaması… Heyecan, acemilik, sevgi, yardım, paylaşma, öğretme, paylaşma, anlama, dinleme, rehberlik etme, tutkulu olma vb. pek çok duygu ve faktörü, o kısacık Staj, Proje Öğrenciliği sürecinde, en uygun kıvamda ve sıcaklıkta yaşamamız için içten bir gayretle, olanaklar sunması. 

Konfor alanı..

Birlikte çalıştığım Bayi Satış Yönetmeni Sn. Yılmaz Kılıç daha ilk günden kulağıma küpe olacak şu sözleri söyledi; 

- Eğer bu sektörde başarı hedefliyorsan kendine konfor alanları yaratacaksın. Mesela bayiler senin konfor alanın olmalı, orda en verimli, uzu vadeli, sıcak, güvene dayalı iş birliği geliştirecek şekilde çalışmalı, ihtiyaçlarını anlamalı, ortamı hazırlamalı, ilişkilerini derinleştirmeli, sağlamlaştırmalısın.  

Bu sözlerin ne demek olduğunu algıladıkça, doğru alanda staj yaptığımı bir kez daha anladım.  BSH’deki Proje Öğrenciliğim boyunca çok kıymetli şeyler öğrendiğim Sevgili şefimden bir terim daha kapmış, kulağıma bir küpe daha takmıştım :).

Konfor alanı: işimizi severek yaptığımız alandı... Konfüçyüs; 

- Eğer sevdiğin işi yaparsan, hayatın boyunca bir kez bile çalışmış olmazsın” demiş ya…

Ne kadar doğru değil mi? 

Tabeladaki o yazı: İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim…



Bütün bayilerimizde dikkatimi çeken bir tabela vardı. Robert Bosch’un; 

- İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim..


Sözleri her bayimizin duvarında asılıydı. Çok etkilendim. Çok düşündüm. Anlamaya, öğrenmeye çalıştım… Ne çok şeyi özetliyordu, bu kadarcık sözcük dizisi…

Evet, aslında bizler ürün satmıyorduk. Müşterilerimize, bayilerimize, tedarikçilerimize güven aşılıyorduk.  

Aslında biz, satış ekibi olarak bayilerimize gittiğimizde sanki buzdolabı çamaşır makinesi satmıyor da…

- Kayserili bir ailenin memleketinden getirdiği pastırmanın ilk günkü gibi taze kokan rayihasını taşıyor, ya da 

- Bir yönetici adayının ilk iş görüşmesi için yıkadığı beyaz gömleğin beyazlığını gösteriyor ya da 

- Gencecik bir annenin bebeğine giydireceği pamuklu tulumun yumuşaklığını konuşuyorduk… 

Aslında bizler görüşmelerimizde, temaslarımızda insanlara sadece mühendislik ürünleri satmadığımızı, o ürünlerin arkasında onca düşüncenin ve ekip çalışmasının olduğunu anlatmaya gayret ediyorduk. Hikayelerimizi paylaşıyor, birbirimize nasıl faydamız olabileceğini irdeliyorduk… 

Bu kısacık staj dönemimde şunu çok net anladım; 

Tedarikçiniz sizden buzdolabı istediğinde, 

- Canım kardeşim ben sana buzdolabı satmayacağım… Ben sana tarladan onca emekle toplanıp gelen domatesin iki hafta sonra dahi tazeliğini korumanı sağlayacak çözümü, faydayı sunuyorum… 

diyebilecek kıvama gelmek; çok şey fark ettiriyor…

Sayılar ve ilişki…

BSH’deki Proje Öğrenciliğim, genel deyişle, staj dönemimde; başarının aslında sayıları ve insan ilişkilerini iyi yönetmekten geçtiğini çok iyi algıladım.  

Çıkarımlarımı paylaşmak isterim; 


- Bayi satış yönetmeni adayları olarak müşterilerimizle aslında ve temelde iki konuyu iyi yönetebilmeliyiz: 1– Rakamlar 2- İnsan İlişkileri Yönetimi

- Bayi ziyaretlerinde karşımıza hangi sorunun çıkacağını nelerle karşılaşacağımızı tam olarak bilemeyebiliriz. Çok farklı, irili-ufaklı soru, sorun, konu ile karşılaşabiliriz. Ancak rakamlara, yani finansal tablolara, stok adetlerine, sipariş miktarlarına vb. hakimsen ve iyi iletişimci isen halledemeyeceğin sorun, kazamayacağın kalp yoktur!..

İlişkilerimiz istediğimiz kadar olumlu olsun/görünsün; daima tetikte, hazır ve donanımlı olmalıyız. Karşımızdaki insanla uygun üslupta ve bilgi temelli konuşmazsak, iletişemezsek; o ilişkinin sürdürülebilir iyilikte ve verimlilikte olması mümkün değil. 

Değerli okurlarım; 

Çukurova Üniversitesi’nin Mithat Özhan Amfisinde gerçekleştirilen ilk görüşme ve ardından adaylık süreci ile başlayan Satış Proje Öğrenciliği Görevimi kısa bir süre sonra tamamlayacağım. 

Böylesine eğlenceli ve öğretici geçen stajyerlik görevimi bırakmayı hiç istemiyorum ve BSH’ye veda etmiyorum, sadece küçük bir mola verdiğimi düşünüyorum :).

Yazıma çiçeği burnunda stajyer olarak başlamıştım. Hala çiçeği burnunda olmakla beraber, geldiğimden çok farklı, daha da büyümüş, öğrenmiş bir Çağrı olarak kariyer yolculuğunda değil, yolunda ilerliyorum… Görevim fiilen sonlansa da kalben daima deva edecek. 

Bu güzellikleri yaşamama sebep olan tüm BSH ailesine çok teşekkür ederim. 

Buraya kadar okuduğunuz için sizlere de çok teşekkür ediyor, ömrünüz boyunca “sanki çalışmıyormuş gibi hissedeceğiniz” işler diliyorum :).

Saygılarımla,

Çağrı Ak
Generation BSH Blogger