Nedir beni böyle güzel hissettiren şeyler derseniz kısaca anlatayım: 2 eğitime katıldım geçen haftalarda. Bir tanesi İstanbul’da, Ümraniye merkez binamızda gerçekleşti. Yöneticiler için düzenlenmiş bu eğitimde amaç “Yetenek Yönetimi” konusunda bilgilendirilmemizi sağlamaktı ve hakikaten bana kattığı yeni bakış açısıyla acayip iyi hissettirdi. Bunun için eğitmenimiz Mehmet Kocabaş’a özellikle teşekkür etmek istiyorum ve tabii ki onu bulup getirdikleri için İnsan Kaynakları Departmanı’mıza... Bugüne kadar öğrendiklerimizin neredeyse tümünü ters yüz eden bu yaklaşım gerçekten daha önce gördüğüm tüm eğitimlerden farklıydı. Profesyonel hayattan gelen birinin gerçekleştirdiği bu eğitim hem verilen örnekler, hem de yapılan küçük çaplı çalıştaylar gerçek hayat ile çokça uyumluydu. Mehmet Bey’in tavsiye ettiği “Outliers” adlı kitap şu anda başucu kitabım ve bu vesileyle sizlere de bu kitabı şiddetle tavsiye etmek isterim. Ters yüz edilen nokta ne miydi? Sizi gidi meraklılar sizi… Soran olursa söyleyeceğim :)!
Gelelim ikinci eğitime.. İlk defa Münih’te BSH Academy bünyesinde katıldığım bir eğitim bu kadar etkileyici geçti diyebilirim. Zira genelde trendleri takip etme konusunda biz onlardan hep öndeyizdir. Dolayısıyla eğitimler bu açıdan bakıldığında sürekli bilenen şeyleri tekrarladığı için genellikle sıkıcı geçerdi. Ancak ilk defa gördüğüm bir eğitim, parçası olduğum pazarlama sürecini BSH bakış açısıyla o kadar net bir biçimde ortaya koydu ki, hakikaten sırf bunu görmek bile büyük bir keyif verdi. Çıkış noktası ürün faydası / beklentisi ve pazar trendleri anlamında tüketici olan bu sürecin son kullanıcısı da talep oluşturucu aktivitelerin hedefi olarak yine tüketicinin ta kendisiydi. Tüm ara kademelerin de son derece net ortaya konduğu bu anlatımda esasen bir mentalite farklılığını görmek beni çok heyecanlandırdı: Bu güne kadar üretim ve ürün odaklı bir şirket, bence bu yaklaşımla gerçekten müşteri odaklı bir şirket olma yoluna girmiş oluyordu. Esasen şirketimiz için bir yarı devrim sayılabilecek bu yeni dönemin hepimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum! 
Dünyada büyüyen şirketlere baktığınızda “Consumer Oriented Marketing” olarak adlandırılan bu yeni akım ürünü ya da hizmetleri tamamen tüketici ihtiyaç ve beklentilerini cevaplayacak şekilde oluşturur ve pazarlar. Bu açıdan bakıldığında geleneksel yaklaşım olan ürün ve üretim bazlı pazarlamanın böylece alternatifini oluşturur. Günümüzde gıpta ile baktığımız Apple, Coca Cola gibi birçok şirketin başarısının sırrının bu yeni akımda yattığını görmekteyiz. Tabii ki bu yeni süreç aynı zamanda internetin beraberinde getirdiği doğal bir sonuç, zira internet sayesinde tüketici artık gerçekten “The King (Kral) ya da The Queen (Kraliçe)”!
Günümüz teknolojisi eski köye ister istemez yeni adetleri de getiriyor, zaten sonuçta bu yeni adetlere geçişi hızlı yapabilenler ve buna her alanda olduğu gibi çabuk uyum sağlayabilenler orta ve uzun vadede kazananlar olarak ayakta kalacaklar. Bir makalede bu konuyla ilgili okuduğum bir yorumu da sizinle paylaşmak istiyorum; “This service establishes specific customer satisfaction standards and actively monitors client satisfaction, taking steps to clarify and meet customer needs and expectations (both expressed and unexpressed). At lower levels the service involves courteous and timely responsiveness to the requests of customers, while at the higher levels, it involves developing the relationship of partner and trusted advisor.” işin varacağı noktayı görüyorsunuz, değil mi? 

Bahriye Bayraklı Tavukçuoğlu
Head of Regional Brand Management Bosch