Almanya’nın dağlar ile çevrili güzel kasabası Albeck’te başlayan bir serüven ve yaşam, yıllar sonra Uşak’ın dağlarla çevrili küçük, şirin kasabası Ulubeyli’de doğan bir başka gencin hayatını nasıl değiştirir?..

1861 yılının sonbaharında, Albeck’te dünyaya gelen Robert Bosch, gençliğinde yaptığı buluşların ve yarattığı markanın dünyanın kaderini değiştireceğini öngörmüş müdür bilinmez ama Ulubeyli Mehmet Bey’in ve ondan sonraki üç neslin geleceğini kökten değiştirdiği kesindir…

Bizim hikâyemiz de bu noktada başlıyor;



Askerliğini bitirip memleketine dönen Mehmet (yani dedem) akrabalarının yanında hem çalışmak hem de ticareti öğrenmek için işe girer. Babası çiftçi olan Mehmet, amcalarının yanında köylüye odun ve kömür satarak, hem insan ilişkilerini geliştirir, hem de, sıcak iletişimi sayesinde kasaba halkının temel ihtiyaçlarını öğrenme fırsatı bulur. Öğrendikçe de kafasında kendi işini kurma isteği, yüreğinde yapabileceklerine dair heyecanlar kıpırdanmaya, Mehmet’i farklı bir enerji sarmaya başlar…

Pek çok fikri vardır ve karar verememektedir. Beyninde sürekli şu soru ile dolaşmaktadır; “Ne yapmalıyım?”

Bu soruya cevap aradığı dönemde gazetede bir röportaj gözüne ilişir. Söyleşide Uşak valisi basına “ilçelerin tamamına yılsonuna kadar elektrik bağlanacağını” müjdelemektedir.

Bunu okur okumaz Mehmet’in kafasında adeta şimşekler çakar ve aklına askerde gördüğü Bosch buzdolabı ve kirli giysilerin yıkandığı çamaşır makinesi gelir. İki yıllık askerlik sürecinde gördüğü aletlerin hayatı ne kadar kolaylaştırdığını hatırlar.


Madem artık her yere elektrik bağlanacak, aslında bunlardan tüm evlerde olması lazım…

Diye düşünür ve kendi kendine;

- Neden olmasın? Neden ilçede bu ürünleri satan ilk kişi olmayayım ki? der…

Evet evet emindi Mehmet… Bu ürünler yaşadığı ilçedeki insanların da yaşamını kolaylaştırmalıydı. Zaman, kolaylık ve yaşam kalitesi artık her yere ulaşmalıydı. İlçesindeki evlerde de beyaz eşyalar olmalı. Kadınlara, analara daha fazla zaman kalmalı, ailelerine, kendilerine vakit ayırabilmeli, medeniyetin nimetlerinden yararlanabilmeliydiler. Mehmet aradığı fikri bulmuştu ve ayrıca da gelecekte bu alanın çığ gibi büyüyüp yayılacağını neredeyse görüyordu.

Hemen araştırmaya başlar…

Önce Uşak merkeze, sonra İstanbul’a gider. Oradaki beyaz eşya satıcıları ile tanışıp görüşlerini alır, deneyimlerini tavsiyelerini dinler. Bir taraftan da üretici firmalardan şartları ve işleyişi öğrenir ve sonunda BOSCH ürünlerine ulaşır. Aldığı bilgilerden çok etkilenerek daha fazla bilgi edinmek için Almanya’ya, markanın merkezine gitmeye karar verir.

Almanya da yaşayan bir arkadaşına mektup yollar ve gerekli bilgileri aldıktan sonra ilk otobüsle Münih’e doğru yola çıktı. Fabrikaya gittiğinde gördükleri üzerine bir de, özellikle Robert Bosch’ un “güven kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” şeklinde dillendirdiği üretim ve hayat felsefesini öğrendikten sonra artık duramaz.

Kafası netti. Bu işi kendine meslek edinmeliydi. Geleceği şekillendiren ev eşyalarının mucidi, bu değerli markanın bayisi olmaya oracıkta karar verir.


İlçeye döner dönmez ailesi ile durumu paylaşıp olur aldıktan sonra Bosch markası ile çok uzun ve başarılarla dolu iş hayatına başlar Ulubeyli Mehmet Bey.

Şimdi işlerini üçüncü kuşak gençlere devretmiş ve emekliliğin keyfini çıkartan dedem,  çocuklarının ve torunlarının yani bizlerin de Bosch’un felsefesini yaşam mottomuz olarak benimsemesini her zaman çok önemsedi.

Yöresinin evlerine yıllarca bıkmadan, usanmadan hizmet, kolaylık ve yaşam kalitesi ulaştırdı. Şimdi ben de ondan öğrendiklerimle, o büyük deneyimle BSH bünyesinde Bosch Batı Anadolu Bölgesi Kanal Geliştirme Sorumlusu olarak çalışıyorum ve kendisine bize kattıkları için hem torunu hem bir çalışan, hem de BSH ürünlerin bir kullanıcısı olarak teşekkür ediyorum.

Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile ilham, yaratıcılık dolu günler dilerim.

 

Reşat Ok

Bosch Batı Anadolu Bölgesi Kanal Geliştirme Sorumlusu

İzmir